Dini Bilgiler
Sizlere ibretle okuyup hayretle tefekkür edeceğiniz eşsiz bir mahkemeyi arz ediyorum
Sizlere ibretle okuyup hayretle tefekkür edeceğiniz eşsiz bir mahkemeyi arz ediyorum. Bakalım yirminci asrın adalet anlayışı buna yetişebiliyor, mislini günümüzde de tatbik edebiliyor mu? Kararı sizler vereceksiniz. Şimdi bütün dikkat ve titizliğinizle olaya yönelin, yaşanmış bu mahkemeyi olanca duygularınızla his- setmeye çalışın.
Hicretin 17. senesinde Halife Hazreti Ömer, ziyaretçi çoklu- ğundan dolayı Resûlullah’ın mescidini genişletmek istemişti. Bu- nun için Türbe-i Saadet’in etrafındaki arsaları istimlak edip mes- cide katması gerekiyordu.
Çevredeki arsa ve ev sahiplerine tekliflerde bulundu:
– Evinizi, arsanızı Resûlullah’ın mescidini genişletmek için satın almak istiyorum. Kimse malına değerinden aşağısını vere- ceğimi sanmasın. Herkes kıymetini söylesin, gönlünden geçirdiği fiyatı bildirsin. Resûlullah’ın mescidine zorla alınmış arsa ilave etmeyi düşünmüyorum.
Herkes arsa ve evinin değerini söyler, binalar, arsalar satın alınır, Resûlullah’ın mescidi genişletilmeye müsait duruma gelir. Ancak bir pürüz var. Onu da halletmek gerekiyor.
– Nedir o pürüz?
Aradığımız İslâm
Hazreti Abbas. Abbas, arsasını satmak istemiyor. Mescide de olsa vermeyi düşünmüyor.
Halife bizzat meşgul olur, tekliflerini tekrar eder:
– Ya Abbas, arsanın değerinden aşağısını vermeyi düşünmü- yoruz. Resûlullah’ın mescidine böyle zorla alınmış bir arsa ila- ve etmeyi de uygun bulmuyoruz. Şayet verilen fiyat az geliyorsa emsallerinden de fazla fiyat vereyim, arsanı ver de bu iş bitsin. Mescid-i Nebi ziyaretçileri içine alacak genişliğe ulaşmış olsun, ihtiyacı karşılayacak hale gelsin.
Hayret! Abbas’tan beklenmeyen tavır:
– Hayır, mülk benimse fazla fiyat verseniz de satmak istemi- yorum. Zorla alacaksanız o başka!
İçinden çıkılmaz bir durum söz konusu olunca Halife ola- yı mahkemeye intikal ettirir. Hakim meşhur hukukçu Übey bin Ka’b.
Taraflar huzurdalar. Devletin iddiası:
– Biz yönetim olarak Abbas’a değerinden fazla fiyat verdik, artık diretmemeli, arsasını vermeli ki Resûlullah’ın mescidi ihti- yacı karşılayacak şekilde genişleme imkanı bulsun.
Abbas’ın cevabı:
– Arsa benimse, mülküme ben sahipsem, değerinden fazla da verseler vermek istemiyorum. Ne para zoruyla ne de mescide ila- ve etmek iddiasıyla mülkümü elimden kimse alamaz.
Mahkemenin kararı:
– İslâm hukukunun gereği kimse başkasının mülkünü ve ara- zisini isterse para zoruyla olsun, alamaz. Mescid için de olsa mal sahibini zorlayamaz. Abbas’ın mülkü Abbas’ta kalacak, hükümet istimlak için zorlayamayacaktır.
Mahkemenin tartışma götürmez bu kararı kesinleştikten son- ra taraflar kalkıp gitmek üzere kapıya yönelmişken bir ses işitilir. Bu ses Abbas’tan başkasının sesi değildir.
Mescide Arsa Vermeyen Hz. Abbas’ın Hibesi
Bakın ne diyor Abbas:
– Ya Übey, mahkeme bitmiş, karar kesinleşmiştir değil mi?
– Evet mahkeme bitmiş, karar kesinleşmiştir. Kimse senin ar- sanı fazla fiyat vererek de olsa zorla alamaz.
– Öyle ise der, şimdi beni dinleyin. Mahkemenize açıkça ifa- de ediyorum. Arsamı şu andan itibaren Resûlullah’ın mecsidine ilhak edilmek üzere hibe ediyorum. Hem de tek kuruş almadan, hiçbir maddi menfaat beklemeden. Hepiniz şahit olun, parayla alınamayan arsam, hiçbir karşılık verilmeden Resûlullah’ın mes- cidine hibe edilmiştir ve mülk bu andan itibaren halifenin tasar- rufuna girmiştir.
Übey bin Ka’b’ın sorusu:
– Ey Abbas, neden böyle bir tutumu tercih ettin? Önce aşırı fiyatla da olsa vermedin, şimdi ise parasız hibe ediyorsun?
Abbas’ın kitaplık çapta cevabı tek cümleden ibaret:
– İslâm’ın insan haklarına gösterdiği saygıyı dünyaya duyurmak için!..
Yorum size ait. Takdir sizin.
0 comments