loading...

Dini Bilgiler

Namaz kılan kişi, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, yeniden mi kılmalıdır?

By  | 

SORU :

Rivayete göre bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: Biriniz namazda şüpheye düşer, üç rekat mı dört rekat mı kıldığını bilmezse ve bu da ilk yanılması ise namazı yeniden kılar. (el-İhtiyar tercümesi, c.1, s.149) Yazılana göre bu hadisi İmam Malik, Ebu Davud, Tirmizi ve İmam Ahmed rivayet etmiş. Ama ben böyle bir hadis göremedim. Böyle bir hadis var mı? Bu şüphe ilk kez vuku buluyorsa namazı yeniden kılar manasında bir hadis var mı? Hanefi Mezhebi bu görüşte. Acaba delili var mı bu görüşlerinin?

loading...

CEVAP

İlgili hadis rivayeti sizin de verdiğiniz el-İhtiyar isimli fıkıh kitabında geçmektedir. (bk. el-İhtiyar, 1/74)

loading...

– El-İhtiyar’daki şekliyle gelen rivayete, hadis  kaynaklarında rastlayamadık. Bu hadiste vurgulanan nokta: “İlk defa şüpheye düşmek”tir. Bu kaydı ihtiva eden herhangi bir hadis rivayetine  rastlayamadık.

– Diğer bazı Hanefi kaynaklarında konuyla ilgili hadislere yer verilmiştir. Ancak “Sizden biri namazda kaç rekat kıldığına dair şüpheye düşerse, namaza yönelsin (kıldığını az kabul edip geri kalan rekatları kılmaya devam etsin)” manasındaki hadise yer verildikten sonra, bunu Hanefi alimlerinin “İlk defa şüpheye düşenler” için kabul edildiğine vurgu yapılarak, bu kaydın hadis değil, yorum olduğuna işaret edilmiştir. (bk. Meraki’l-Felah/Haşiyetu’t-Tahtavi, 387)

– Müslim, Ebu Davud, Nesai, İbn Hanbel’in benzer rivayetlerinde “ilk defa” kaydına yer verilmeden genel olarak şu mealdeki ifadeye yer verilmiştir: “Sizden bir kimse namaz kılarken üç rekat mı dört rekat mı kıldığında şüphe ederse, şüpheyi bir tarafa atsın ve yakinine (kesin kanaatine) göre hareket etsin, sonra da selam vermeden önce iki secde (sehiv secdesini) yapsın…” (bk. Kenzu’l-Ummal, h. no:19817).

– Tirmizi’de benzer bir hadis rivayeti olmakla beraber, “ilk defa şüpheye düşme” kaydı yoktur. (bk. Tirmizi, Salat, 291/h. no: 398)

Muhtemelen Hanefilerin, “Sizden biri namazında kaç rekât kıldığı hususunda şüpheye düşerse namazını yeniden kılsın.” (bk. Zeylâî, Nasbu’r-raye, 2/173) anlamındaki hadis rivayetiyle amel ettikleri ve diğer rivayetleri de dikkate alarak, bunun ilk defa şüpheye düşen kişiye özel olduğu içtihadında bulundukları söylenebilir.

Kaç rekat kıldığını unutan veya rekatlarda hata yapan kimse nasıl hareket etmelidir?

Dört rekatlı bir namazda yanlışlıkla üçüncü rekatta teşehhüde oturan kimse bunu hatırladığında ayağa kalkıp namazına devam eder, rekatlerini tamamlar ve namaz sonunda sehiv secdesi yapar. Çünkü namazın farzlarından olan kıyam ertelenmiştir.

Namazda farzın te’hiri, vâciblerden birinin unutularak yapılmaması (terki), yahut sonraya bırakılması (te’hiri), yahut da vaktinden önce yapılması (takdimi) sehiv secdesini gerektirir.

Hanefi mezhebine göre selam veren kişi yönünü kıbleden çevirmedikçe ve namazı bozacak bir hal kendisinden zuhur etmedikçe namazına devam eder. Buna göre dört rekatlık bir namazın üçüncü rekatında selam veren kişi yönünü kıbleden çevirmemişse ve namazı bozacak bir hareket yapmamışsa kalkıp bir rekat daha kılar ve sehiv secdesi yapar. Böylece namazı tamamlanmış olur.

Aynı şekilde dört rekatlık bir namazın üçüncü rekatında oturan kişi selam vermeden önce aklına gelirse kalkıp bir rekat daha kılar ve sehiv secdesi yapar.

Üç rek’atlı farz bir namaz (Akşam namazı) da, son rek’atta oturmaksızın dördüncü rek’ata kalkılacak olsa, dördüncü rek’atın kıyam, kırâet ve rükû’u tamamlanıp secdeye gidilmedikçe, dönüp tekrar oturulur. Tehıyyâtdan sonra selâm verilip sehiv secdesi yapılır. Çünkü bu durumda farz olan son oturuş te’hire uğramıştır. Fakat dördüncü rek’at için secde yapılmış olursa, bu namaz nâfileye döner. Dolayısıyla sehiv secdesi de gerekmez, farzı yeniden kılması gerekir.

Bir kimse yanılarak birinci oturuşu yapmasa, sonra bu durumu hatırlasa bakılır; eğer oturma haline daha yakın ise, geri döner ve oturup teşehhütte bulunur. Eğer ayakta durma haline daha yakın ise, geri dönmez, namazın sonunda sehiv secdesi yapar.

Son oturuşu yanılarak terkedip beşinci rekâta kalkan kimse, beşinci rekâtın secdesini yapmamışsa geri döner ve oturur, sonunda da sehiv secdesi yapar. Eğer bu kimse, beşinci rekâtın secdesini yapmışsa farzı bâtıl olur ve kıldığı namaz nâfileye dönüşür. Böyle bir kimsenin bu namazı altıya tamamlaması menduptur. Bu hüküm Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed’e göredir. Bu durumda sehiv secdesi yapmaz farzı yeniden kılması gerekir.

Eğer son oturuşta teşehhüt miktarı oturduktan sonra yanılarak ayağa kalkarsa, bu oturuşu birinci oturuş sanarak selâm vermemişse bakılır: Beşinci rekâtın secdesini yapmadıysa tekrar oturur. Eğer beşinci rekâtın secdesini yapmışsa müstehap olarak bu namaza bir rekât daha ilâve eder. Bu kimsenin kıldığı farz namaz tamam olur. Çünkü son oturuş, kendi mahallinde olmuştur. Fazla olarak kılınan iki rekât ise, bu kimse için nafile hükmünde olmuş olur. Farz tamam olur sehiv secdesi yapması gerekir.

Bir kimse namazında şüphelenerek üç mü yoksa dört mü kıldığını hatırlamasa eğer yanılma olayı bu kişinin başına ilk defa gelmişse, yani bu gibi şüphelenmeler o kişide devamlı bir âdet hâline gelmemişse namazını yeniden kılmalıdır. O namaz batıl olmuştur. Bunu yeniden kılmak için oturarak selâm vermesi daha iyidir. Çünkü bu konuda şu hadis vardır:

“Sizden biri namazında kaç rekât kıldığı hususunda şüpheye düşerse namazını yeniden kılsın.” (1)

Ibni Ebu Şeybe de Ibni Ömer’den şu hadisi rivayet etmiştir:

“Üç rekât mı, dört rekât mı, kaç rekât kıldığını bilemeyen kişi, kaç kıldığını hatırlayıncaya kadar namazını yeniden kılacaktır.”

Hem böyle bir namazı yeniden kılan kaç rekât kıldığı hususunda kesin bir bilgiye tam olarak sahip olur.

Fakat aynı namaza devam edecek olursa onu bu şekilde tam olarak yapamaz. Eğer selâm verdikten sonra, şüphe ortaya çıkacak olursa bu namazı yeniden kılmak gerekmez. Nitekim selâm vermeden önce ve teşehhüt miktarı oturduktan sonra da şüphe hâli arız olursa, yine namazı iade etmek gerekmez.

Eğer böyle bir kimseye çoğu kez şüphelenme durumu geliyorsa galip olan kanaatine göre namazına devam eder. Üç veya dört rekâttan hangisi hakkında kanaati ağır basıyorsa o tarafı tercih eder. Çünkü sık sık vesveseye düşen bir kimsenin namazını yeniden kılmasında güçlükler vardır. Ayrıca Hz. Peygamber (asm) de şöyle buyuruyor:

“Her kim namazında şüphelenirse, doğrusunu araştırsın.” (2)

Namazda şüphelenip kaç rekat kıldığı hususunda kesin bir görüş ve kanaate varamayan kimse, en az rekâtı esas alarak namazına devam eder. Çünkü en azı hakkındaki bilgi kesindir. Böyle bir kimse, oturması lâzım geldiğine kanaat getirdiği her yerde oturmalıdır. Bu suretle farz veya vacip olan oturuşu terk etmemiş, bunları kolayca yerine getirmiş olur.

Yine bir kimse dört rekâtlı bir namazda, kılmakta olduğu rekâtın birinci mi, yoksa ikinci mi olduğu hususunda şüphelenirse araştırmasına göre amel eder. Eğer araştırması bir sonuç vermezse, o takdirde en azını esas kabul ederek namazına devam eder. Yani kılmakta olduğu rekâtı birinci rekât kabul eder ve ikinci rekât olma ihtimalinden dolayı oturur. Çünkü ikinci rekâtta oturmak vaciptir. Sonra kalkıp başka bir rekât daha kılarak oturur.

En azı ile amel etmek gerektiğinin delili, Ebu Saîd el-Hudrî hadisidir. Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:

“Sizden biri namazın da şüphelenir de üç mü, yoksa dört mü kıldığını bilemezse, şüphelenmeyi bıraksın ve en az rekâtı esas olarak namazına devam etsin.” (3)

Hadisin lafzı şöyledir:

“Sizden biri şüphelendiği zaman doğruyu araştırsın, namazını tamamlasın.” (4)

loading...