loading...

Dini Bilgiler

Maddi ve manevi hayatımızı güzelleştirecek sır nedir?

By  | 

Maddi ve manevi hayatımızı güzelleştirecek sır nedir? İnsan hem dünya hem ahirette kalbi huzuru nasıl bulur? İşte bambaşka huzur dolu bir hayat için ipucu…

loading...

Maddi ve manevi hayatımızı güzelleştirecek, kalbimize huzur dolduracak bambaşka bir hayat sunacak o kıymetli sır, kulun dünya hayatına ahiret penceresinden bakabilmesidir.

loading...

Zira o pencereden bakan kimse, kudret-i ilâhiyyenin tabiatta vücûda getirdiği sonsuz hârikalardaki ilâhî sanatın zevkine erer. Sermayesi aynı toprak olan bitkilerin rengârenk yaprak ve çiçeklerine, bunlardaki menevişlere, ağaçların renk, koku, lezzet ve şekilde sonsuz farklılık arz eden meyvelerine, ancak bir-iki haftalık ömrü olduğu hâlde kelebeğin kanatlarındaki hârika desenlere, insanın yaratılışındaki hârikulâdeliğe nazar eder. Gözün görmesi, beynin idrâk etmesi gibi sonsuz ilâhî hârikalar ve bunların “lisân-ı hâl” denilen sırlı beyanlarına dikkat eder, kulak kabartır.

İşte o zaman kul, kendisinin ve kâinâtın yaratılış hikmetine ereceğinden, hayatı bambaşka bir mânâ kazanır. Kalbi, ancak o zaman mârifetullah ve muhabbetullah tecellîleriyle kemâl bulacağından, gerçek saâdeti tadar. Gönlü, ancak o zaman gerçek mânâda zikrullah ile buluştuğundan, huzura erer. Dolayısıyla hakikî mânâda basîret ehli olmak da, en fazla bir iki gün sonrasını düşünmekle değil, hayatı ancak ebediyet penceresinden seyredebilmekle gerçekleşir.

Bu sebeple Rabbimiz, pek çok âyet-i kerîmede sonsuz olan âhiret hayatı karşısında bir an mesâbesinde bile olmayan şu fânî cihâna aldanmamaları husûsunda kullarını şöyle îkaz etmektedir:

“Huzûrumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına râzı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!” (Yûnus, 7-8)

“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için âhiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?” (el-En‘âm, 32)

loading...