Dini Bilgiler
Kur’an’da tekrarlan o 7 ayet!
FATİHA NE DEMEK?
Fâtiha “ilk, evvel, başlangıç” demektir. Bütün olarak gelen ilk sûre olduğu, Kur’ân-ı Kerîm’i okumaya ve yazmaya onunla başlandığı için bu adı almıştır. Fâtiha Sûresi’nden önce gelen (nâzil olan) âyetler, ait oldukları sûrelerin parçalarıdır ve bu sûrelerin nüzûlü Fâtiha’dan sonra tamamlanmıştır. es-Seb‘u’l-mesânî “ikilenen, tekrarlanan yedi” demektir. Bu sûre yedi âyetten oluştuğu ve namazda en az iki kere okunduğu ya da her rek‘atta ona bir başka sûre veya birkaç âyet eklendiği için bu ismi almıştır. Ümmü’l-kitâb “kitabın aslı, temeli, anası” demektir. Bazı hadislerde “Ümmü’l-Kur’ân” (Kur’an’ın anası) şeklinde ifade edilmiştir.
Fatihâ Suresi’nin Arapça ve Türkçe okunuşunu, anlamını, tefsirini ve Fatiha Suresi hakkındaki bilgileri sizler için derledik.
Fatiha Suresi, Mekke döneminde inmiştir. Yedi âyettir. Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi olduğu için “başlangıç” anlamına “Fâtiha” adını almıştır. Sûrenin ayrıca, “Ümmü’1-Kitab” (Kitab’ın özü) “es-Seb’ul-Mesânî” (Tekrarlanan yedi âyet) , “el-Esâs”,“el-Vâfiye”, “el-Kâfiye”, “el-Kenz”, “eş-Şifâ”, “eş-Şükr” ve “es-Salât” gibi başka adları da vardır. Kur’an’ın içerdiği esaslar öz olarak Fâtiha’da vardır. Zira övgü ve yüceltilmeye lâyık bir tek Allah’ın varlığı, onun hâkimiyeti, tek mabut oluşu, kulluğun ancak O’na yapılıp O’ndan yardım isteneceği, bu sûrede özlü bir şekilde ifade edilir. Fâtiha Sûresi, aynı zamanda baştan başa eşsiz güzellikte bir dua, bir yakarıştır.
FATİHA SURESİ HAKKINDA BİLGİLER
Fatiha Suresi’nin Nüzûlü
Mushafta birinci, nüzûl sıralamasında 5. sûredir. Hz. Muhammed’in peygamberliğinin ilk yıllarında Mekke’de nâzil olduğu hususunda ittifak vardır. Kaynaklarda nüzûl sebebiyle ilgili özel bir olay yoktur. Kur’an’ın hem bir mukaddimesi hem de özeti gibidir. Ayrıca her müminin kıldığı namazın bütün rek‘atlarında rabbi ile konuşurcasına okuması ve bu sayede O’na yaklaşması murat edilmiştir.
Fatiha Suresi’nin Adı/Ayet Sayısı
Kur’an ilimlerine dair kaynaklarda birden fazla adı vardır; ancak bunlardan “Fâtiha, es-Seb‘u’l-mesânî, Ümmü’l-kitâb” adları hadislerde geçmektedir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 1, “Ezân”, 109; Tirmizî, “Salât”, 183).
Fâtiha “ilk, evvel, başlangıç” demektir. Bütün olarak gelen ilk sûre olduğu, Kur’ân-ı Kerîm’i okumaya ve yazmaya onunla başlandığı için bu adı almıştır. Fâtiha sûresinden önce gelen (nâzil olan) âyetler, ait oldukları sûrelerin parçalarıdır ve bu sûrelerin nüzûlü Fâtiha’dan sonra tamamlanmıştır. es-Seb‘u’l-mesânî “ikilenen, tekrarlanan yedi” demektir. Bu sûre yedi âyetten oluştuğu ve namazda en az iki kere okunduğu ya da her rek‘atta ona bir başka sûre veya birkaç âyet eklendiği için bu ismi almıştır. Ümmü’l-kitâb “kitabın aslı, temeli, anası” demektir. Bazı hadislerde “Ümmü’l-Kur’ân” (Kur’an’ın anası) şeklinde ifade edilmiştir.
Fâtiha sûresine bu ismin verilmesi, yukarıda işaret edilen ve az sonra açıklanacak olan içeriği sebebiyledir. Fâtiha’nın yedi âyetli bir sûre olduğunda görüş birliği vardır. Bu yedi âyetin sayımı, besmelenin Fâtiha sûresine dahil bir âyet olup olmadığı konusundaki görüş ayrılığı sebebiyle farklı olmuştur.
Mekke ve Kûfeli kıraat âlimlerine (kurrâ) göre besmele Fâtiha’ya dahil bir âyettir, “el-hamdü” ile başlayan ise ikinci âyettir. Medine, Basra ve Şam kurrâsına göre besmele Fâtiha’ya dahil bir âyet değildir, “el-hamdü…” birinci âyettir. Bu konuya besmelenin tefsirinde tekrar dönülecektir. Besmeleyi Fâtiha’dan saymayanlara göre “en‘amte aleyhim”den sonrası ayrı bir âyettir ve yedi rakamı böyle tamamlanmaktadır.
Fatiha Suresi’nin Konusu
Bu sûre ilâhî kitabın bütün amaçlarını; getirdiği mâna, bilgi ve hükümleri özet halinde ihtiva etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in gönderiliş amacı insanların dünya hayatını düzene koymak ve iyi (ilâhî irade, rızâ ve düzene uygun) bir dünya hayatından sonra ebedî saadeti sağlamaktır.
Bu amaca ulaşabilmek için:
1. Emir ve yasaklara ihtiyaç vardır.
2. Bu emir ve yasakların hayata geçmesi, bunların kaynağının “yaratıcı, varlığı zaruri, kemal sıfatlarına sahip, her çeşit eksiklik ve kusurdan uzak bulunan Allah” olduğunun bilinmesine bağlıdır.
3. Bu imanı, bu bilgi ve şuuru desteklemek üzere de mükâfat ve ceza vaadi gerekir.
Sûrenin başından “yevmi’d-dîn”e kadar birincisi, “müstakîm”e kadar ikincisi ve buradan sonuna kadar da mükâfat ve ceza vaadi ile –konuları desteklemek, canlı bir şekilde tasvir etmek ve geçmişten ibret alınmasını sağlamak üzere verilen– Kur’an kıssalarının özü veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in bilgi, irşad ve tâlimatla ilgili bütün muhtevası “bilinmesi ve inanılması gerekenler” ve “yapılması gerekenler” diye ikiye ayrılabilir. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgiler, öğütler, misaller, hikmetler ve kıssalar vardır. İkincisinde ise ibadetler, hayat düzeni gibi amelî, ahlâkî hükümler ve öğretiler vardır. Fâtiha sûresi bütün bunları ya sözü veya özüyle ihtiva etmektedir ya da bu konularda aklın önünü açarak ona ışık tutmaktadır.
“Hamd Allah’a mahsustur” cümlesi Allah Teâlâ’nın kendisini hamde(övgü, yüceltme) lâyık kılan bütün yetkinlik sıfatlarını; “âlemlerin rabbi” ifadesi diğer yaratma ve fiil sıfatlarını; “rahmân ve rahîm” isimleri Allah’ın insanlara rahmet ve merhametinden kaynaklanan din kurallarını; “ceza ve hesap gününün sahibi” nitelemesi kıyamet hallerini ve âhiret âlemini; “Yalnız sana kulluk ederiz” kısmı iman, ibadet ve sosyal düzeni; “Yalnız senden yardım dileriz” cümlesi amellerde ihlâsı (ibadetlerin yalnızca Allah rızâsı için yapılmasını) ve tevhidi (O’ndan başkasına kul olarak boyun eğilmemesini, Tanrı’ya mahsus sıfat ve etkilerin O’ndan başkasına tanınmamasını) ifade etmektedir. “Bizi doğru yola ilet” cümlesi ibadet, nizam, düşünce ve ahlâk çerçevesini, “nimete erdirdiklerinin yoluna…” kısmı gelip geçmiş örnek nesilleri, millet ve toplulukları; “gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil” bölümü ise kötü örnek teşkil eden ve hallerinden ibret alınması gereken geçmiş toplulukları içine almaktadır.
Denebilir ki besmelenin başındaki “bi” edatından başlayarak besmeleye, sonra Fâtiha’ya ve devamında bütün Kur’an’a doğru ilâhî sırlar perde perde açılmakta; yoğunlaştırılmış dar hacimden, yoğunluğu gittikçe hafifleyen geniş hacimlere doğru yansıyan ilâhî irşadın ışığı âlemlere yayılmaktadır. “Bi” edatındaki “musâhabe” (beraberlik) ve “ istiâne” (yardım dileme) mânaları, kul ile Allah ilişkisinin ve dolayısıyla dinin amacının bütününü ihtiva etmektedir. Besmelenin geri kalan kısmı ile Fâtiha, bu ilişkiyi daha da açarak devam etmekte, diğer sûre ve âyetler de bunları, aralarında bir bütünlük oluşturarak her kabiliyet ve zihin seviyesine uygun üslûplar içinde açıklığa kavuşturmaktadır.
Fatiha Suresi’nin Fazileti
Gerek yalnızca “elhamdülillâh” vb. şeklinde ifade edilen hamdin ve gerekse bütünüyle Fâtiha sûresinin değeri ve müminin dinî hayatındaki yeri hakkında birçok sahih hadis bulunmaktadır: “Zikrin en üstünü ‘lâ ilâhe illallah’, duanın en yücesi ‘elhamdülillâh’tır” (Tirmîzî, “Duâ”, 9).
“Allah’a hamd ile başlamayan her önemli işin sonu güdüktür” (İbn Mâce, “Nikâh”, 19).
Allah’ın resulü, Ebû Saîd b. Muallâ isimli sahâbîye, Kur’ân-ı Kerîm’deki en büyük sûreyi mescidden çıkmadan bildireceğini ifade buyurmuş, sonra da bunun Fâtiha olduğunu açıklamıştır (Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 9).
Yine birçok sahih hadiste Fâtiha sûresinin şifa özelliği ile ilgili açıklamalar yapılmıştır (meselâ bk. Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 9).
0 comments