Dini Bilgiler
Kunut Duasında Eller Ne Zaman Kaldırılır?
GELEN SORU:
Mâliki mezhebinde kunut duasının arabçasını ve mealini verir misiniz? Mâliki mezhebinde kunutta eller ne zaman kaldırılır, Maliki mezhebinde kunutta ellerin şekli nasıldır? Mâliki mezhebinde kunut hangi durum ve namazlarda yapılabilir?
CEVAP
Hz. Peygamber aleyhsissalatü vesselamın çeşitli vesilelerle kunut yaptığı sahih hadislerle sabittir. (Buhârî, Vitir, 7; Müslim, Mesâcid, 294-308)
Buna göre, kunutun meşruluğu konusunda görüş birliği içinde bulunan mezhepler kunutun hükmü ve hangi namazlarda, namazın neresinde dua edileceği gibi hususlarda ihtilaf etmiştir.
Ebu Hanife kunutun vacip olduğunu söylerken aralarında iki öğrencisi Ebu Yûsuf ile Muhammed’in de bulunduğu çoğunluk sünnet olduğu görüşündedir.
Kunut hangi namazlarda yapılır?
Hanefîler’e ve Hanbelîler’e göre kunutun yeri vitir namazının son rekatı,
Şâfiîler’e göre sabah namazının farzının son rekatı ile ramazan ayının ikinci yarısındaki vitir namazlarının son rekatı,
Mâlikîler’e göre ise sadece sabah namazının farzının son rekatıdır.
Kunut ne zaman yapılır?
Hanefîler’e göre kunut rükûdan önce yapılırken, Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre rükûdan sonra yapılır.
Mâlikîler’e göre ise rükûdan önce yapılması daha faziletli olmakla birlikte sonra yapılmasında da bir sakınca yoktur ve kunut duaları sessiz olarak içinden okunur.
Malikiler ve Hanefiler aynı kunut dualarını okurlar..
Malikilerde eller yana salınmış olarak kunut duaları okunur.
KUNUT NEDİR?
İbadet, taat, huşû, kıyam, sükût, dua.
Terim olarak; yatsı namazından sonra kılınan vitir namazının son rekâtında rükûdan önce yapılan duanın adıdır.
Vitir namazının üçüncü rekatında Fatiha ve sûre okunduktan sonra ayakta iken tekbir alınır, eller kaldırılır, eller yeniden bağlanır ve kunut duaları okunur. Kunutta meşhur duayı okumak ve Hz. Peygambere salavât getirmek sünnettir. Ancak genel anlamda uygun herhangi bir duayı okumak ve tekbir almak Ebû Hanîfe’ye göre vacib, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise sünnettir.
Kunut Duası: “Allahüme innâ nesteînüke ve nestağfiruke ve nestehdîke ve nü’minü bike ve netûbü ileyke ve netevekkelü aleyke ve nüsnî aleyke’l hayra küllehû neşküruke ve la nekfüruke ve nahleu ve netrukü men yefcürük.
Allahümme iyyake na’büdü ve leke nusallî ve nescüdü ve ileyke nes’â ve nahfidü narcû rahmeteke ve nahsâ azabeke, inne azâbeke bi’lküfâri mülhik ”
Yani “ilâhî! Senden yardım, senden mağfiret, senden hidâyet dileriz. Sana iman ederiz, sana tevbe ederiz ve sana güveniriz. Bütün iyiliklerin için sana sena ederiz. Nimetlerin için sana şükrederiz. Seni inkâr etmeyiz. Sana isyan edenlerle ilişkimizi keseriz.
İlâhi! Yalnız sana ibadet eder, senin hoşnutluğunu kazanmak için namaz kılar, yalnız sana secde ederiz. Senin rızana uygun olarak çalışır, sana koşarız. Senin rahmetini umar, senin azabından korkarız. Şüphesiz; senin azabın kâfirlere erişir” (el-Kâsânî, Bedâyiu’s-Sanâyî, Beyrut 1402/1982, I, 273, 274; İbnu’l-Hümâm, Fethu’l Kadîr, Mısır 1398/ 1970; İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, İstanbul 1984, II, 10 vd.).
Vitir namazı gerek yalnız kılınsın, gerekse cemaatla kılınsın her ikisinde de imam ve cemaat kunut dualarını içinden okurlar. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Zikrin en hayırlısı gizli olanı, rızkın en hayırlısı da yetecek kadar olanıdır” (Ahmed b. Hanbel, I, 172, 180).
Hz. Peygamber’in değişik zamanlarda ve namazlarda değişik kunut dualarını okuduğuna ait hadisler vardır. Ancak Ebu Hanîfe’ye göre Kunut, farz namazlarda geçici bir süre için okunmuş fakat daha sonra nesholunmuştur.
Kunut duaları Vitir’den başka namazlarda okunmaz. Ancak bir fitne, belâ, musîbet olduğu zamanlarda sabah namazının farzında da okunabilir.
İmam Şafiî ve İmam Mâlik’e göre sabah namazının farzında rükû ile secde arasında kıyam halinde kunut duası okunur. Bu Mâlikîlerde müstehab Şâfiîlerde ise sünnettir.
Kunut duasını bilmeyen kimse yalnız “Rabbenâ âtinâfi’d-dünyâ haseneten vefî’l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr” (el-Bakara, 2/201) duasını okur. Anlamı: “Rabbimiz! Bize dünyada da iyiliği, âhirette de iyiliği ver. Ve bizi cehennem azabından koru”. Üç defa; “Allâhümmeğfirlî (Allah’ım beni bağışla)” veya üç defa; Ya Rabbî (Ey Rabbim)” demesi de câizdir.
Hz. Ali’nin oğlu Hasan; “Rasûlüllah (s.a.s) vitirde okuyacağım kelimeleri bana öğretti” demiş ve şu duayı nakletmiştir: “Allâhümme’hdinî fi men hedeyte ve âfinîfi men âfeyte vet evellenîfi men tevelleyte ve bârik lîfi mâ e’tayte ve kınî şerra mâ kadayte fe inneke takdî ve lâ yukdâ aleyke ve innehû lâ yezillü men vâleyte ve lâyeızzü men âdeyte tebârekte Rabbenâ ve teâleyte, ve sallâ’llâhü alâ’n-Nebiyyi Muhammed” (Ebû Dâvud, Vitr, 5; Tirmizî, Vıtr, 10; Nesaî, Kıyâmü’l-leyl, 51; İbn Mâce, İkâme, 117; Dârimî, Salât, 214). Anlamı: “Allah’ım, hidayet ettiklerinin yoluna beni de hidâyet et. Allah’ım, âfiyet ver. Dost edindiklerinle beraber beni de dost edin. Verdiğin şeyleri bana mübârek eyle. Hükmettiğin şeylerin şerrinden beni koru. Şüphesiz Sen hüküm verirsin, fakat kimse sana hüküm veremez. Senin sevdiklerin zelil olmaz. Senin düşman oldukların ise aslâ aziz olmaz. Rabbimiz sen mübarek ve yücesin. Allah’ın Rasulü Muhammed’e salat ve selam olsun”.
0 comments