Dini Bilgiler
Hızır(a.s.) görmek isteyenlerin yapması gerekenler…
Hızır (Aleyhisselam) kimlere görünür?
Takvâ sâhibi kullardan biri olan Hakîm-i Tirmizî Hazretlerinden bir misâl:
Hakîm-i Tirmizî Hazretleri, Hızır’la (a.s.) görüşürdü. Lâkin uzun bir müddet Hızır’ı (a.s.) görememişti.
Bir gün, temiz ve yeni elbiseler giymiş, sarığını sarmış câmiye giderken bir mesele yüzünden kendisine kızmış bulunan bir kadının evinin önünden geçmek zorunda kaldı.
O esnâda kadın, çocuğunun kirli elbiselerini yıkamış, leğen de pis su ile dolmuştu. Hakîm-i Tirmizî’yi evinin önünden geçerken görünce, ona olan kızgınlığı sebebiyle kasten, leğendeki suyu olduğu gibi üzerine boşalttı. Hakîm-i Tirmizî’nin her tarafı bu kirli su ile pislendi. Kadının yapmış olduğu bu edepsiz ve nâhoş davranış üzerine Hakîm-i Tirmizî Hazretleri ona öfkelenmeyip hiçbir şey söylemediği gibi, başını bile kaldırıp bakmadı. Affetti ve yoluna devam etti.
“KİM SABREDİP BAĞIŞLARSA…”
Biraz sonra Hızır (Aleyhisselâm) geldi ve ona; “Sen bu kötülüğe katlanıp sabrettiğin ve kadına hiçbir şey söylemediğin için bizi gördün.” buyurdu.
Zira âyet-i kerîmede ifâde buyrulduğu üzere:
“Kim sabredip bağışlarsa, bu ancak büyüklerin yapabileceği değerli bir davranıştır.”(eş-Şûrâ, 43)
Bu kıvâma yükselmiş bir gönül, ne mümtaz bir gönüldür.
HIZIR (A.S.) KİMDİR?
Hızır (a.s.) Hz. Mûsâ (a.s.) döneminde yaşayan, kendisine ilâhî bilgi ve hikmet öğretilen kişidir. Arapça’da Hadr (Hadr, Hıdr), Türkçe’de Hızır, Hıdır şeklinde kullanılır. Hadır “yeşil, yeşilliği çok olan yer” anlamına gelir.
HIZIR (A.S.) PEYGAMBER Mİ, VELİ Mİ, MELEK Mİ?
İslâm âlimleri Hızır’ın (a.s.) Peygamber, velî veya melek olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Onun Nebî olduğunu söyleyenler Allah tarafından kendisine rahmet ve ilim verilmiş olmasını (el-Kehf 18/65), kıssada anlatılan işleri kendiliğinden yapmadığı yönünde açıklama yapmasını (el-Kehf 18/82), vahiy ile yönlendirilmesini, sahip olduğu bilgiler dolayısıyla Hz. Mûsâ’dan (a.s.) üstün bir konumda tanıtılmasını delil gösterirler.
Hızır’ın (a.s.) velî olduğunu kabul edenler ise ona verilen bilginin doğrudan Allah’tan gelen bir ilham olabileceğini söylerler. İbn Teymiyye, Hızır (a.s.) kıssasını ileri sürerek velîlerin şeriatın dışına çıkabileceklerini söylemenin yanlış olduğunu kaydeder. Ona göre Hızır’ın (a.s.), Hz. Mûsâ’nın (a.s.) şeriatının dışına çıkmadığı, yaptığı işlerin gerekçesini söylediğinde Hz. Mûsâ (a.s.) tarafından onaylanmasından anlaşılmaktadır.
Ayrıca Hızır’ın (a.s.) Nebî kabul edilmesi durumunda Hz. Mûsâ’nın (a.s.) ümmetinden olmadığını, dolayısıyla onun şeriatına uymakla yükümlü bulunmadığını da söylemek gerekir (Risâle fî ilmi’l-bâŧın ve’ž-žâhir, s. 250). Hızır’ın (a.s.) melek olduğu iddiası (İbn Hacer, el-İśâbe, I, 429) pek taraftar bulmamıştır. Genellikle tasavvuf erbabı onun velî olduğunu, kelâm, tefsir ve hadis âlimlerinin çoğu da Nebî olduğunu düşünür.
HIZIR (A.S.) KİMLERE GÖRÜNÜR?
Hızır’ın (a.s.) hayatta bulunduğunu söyleyen mutasavvıflar pek çok sûfî ve velînin, hatta sıradan kişilerin onu gördüklerine, kendisinden öğüt ve dua aldıklarına, bazı durumlarda Hızır’ın (a.s.) onlara yol gösterdiğine, yardımcı olduğuna, İsm-i Azam’ı öğrettiğine dair birçok menkıbe rivayet ederler. Bunların en meşhuru İbrâhim b. Edhem’in sahrada Hızır’ı (a.s.) gördüğünü, onun uyarısıyla zühd yoluna girdiğini ve kendisinden İsm-i Azam’ı öğrendiğini anlatan menkıbedir. (Sülemî, s. 31, 34).
Ölümsüzlük hüviyeti verilen Hızır (a.s.) gerçek ve bağımsız bir varlık olmayıp onu gören kişinin halidir. Bu sebeple onu görme ve onunla temas etme mânevî âlemde cereyan eder. Kimine göre Peygamber kabul edilen Hızır’ın (a.s.) ruhanî ve semavî bir varlık (melek) olduğuna inananların görüşü de bu yorumu desteklemektedir. (İslam Ansiklopedisi, 17)
Hızır (a.s.) bazen darda kalanlara yardım etmek, bazen de Allah’ın (ledûn ilmî öğrenen) sevgili kullarına ilim öğretmek için onlara görünüp nasiplenmelerine vesile olur.
Eskilerin “Her geceyi ‘Kadir’, her gördüğünü ‘Hızır’ bilirsen Kadir Gecesi’ne de kavuşursun, Hızır’a (a.s.) da.” deyişi pek hikmetlidir.
Ayrıca kırk gün Sabah namazını aksatmadan cemaatle eda edenlerin Hızır’ı (a.s.) görebilecekleri rivâyet edilir.
0 comments