Dini Bilgiler
Her anını Kur’anla kur!
Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse, harap evler gibidir.1 Öyleyse “Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku!”2 Fakat her bir âyetin hakkını sadece tecvid ile değil, îcâbını icrâ etmekle de vermeye çalışman gerekir. Daha açık söyleyeyim: “Lâ” kelimesini güzelce okudun meselâ… “Hayır!” demen gereken her teklife de hakkıyla karşı durmalısın!
Ellerini açıp yalvar, de ki: Allah’ım! Bizleri hâliyle, kâliyle, kalıbıyla ve kalbiyle hâfız eyle! Âmin.
Ezberlemek, hâfızası güçlü olan herkesin, biraz çalışmakla başarabileceği bir iştir. Hakîkî hâfızlıkta “Kâl”, “Hâl” ile; “Kalıp”, “Kalp” ile birlikte yol almak ister. Kur’ân ile meşgûliyyet, içten dışa, dıştan içe, sözden hâle, hâlden öze bir değişimle neticelenmelidir. Müspet değişime sebep olmayan okuyuşlar, gırtlakta; müspet değişime sebep olmayan ezberler de hâfızada kalmış demektir.
Kim Kur’ân’ı Kerim’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevâbı vardır. Her iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, “Elif, Lâm, Mîm, bir harftir” demiyorum. Bilâkis, Elif bir harftir, Lâm bir harftir, Mîm de bir harftir (3). Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri, Allah’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece gündüz onunla meşgûl olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimsedir4
KUR’AN OKUYAN MÜMİN
Kur’an okuyan mü’min, portakal gibidir. Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min ise hurma gibidir. Kokusu yoktur; fakat tadı güzeldir. Kur’an okuyan münâfık, fesleğen gibidir. Kokusu hoştur; fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık ise Ebû Cehil karpuzu gibidir. Kokusu yoktur, tadı da acıdır.5 Kur’ân’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’ân’ı kekeleyerek ve zorlukla okuyan kimseye de iki kat fazla sevap vardır6. Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir7. Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyâmet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir 8. Her zaman Kur’an okuyan kimseye şöyle denilecektir: Oku ve yüksel! Dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır9.
Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabûl ederse, Allah bu sâyede o kimseyi cennetine sokar. O kişi de kendi ailesinden, hepsi cehennemi haketmiş on kişiye şefaat eder10. Şu Kur’ân’ı hâfızanızda korumaya özen gösteriniz. Muhammed’in canını kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki Kur’ân’ın hâfızadan çıkıp kaçması, bağlı devenin ipinden boşanıp kaçmasından daha hızlıdır.11
KUR’AN HAFIZI
Kur’an hâfızı, bağlı devenin sâhibine benzer. Deve sâhibi devesini sürekli gözetirse elinde tutar. Eğer onunla ilgilenmezse kaçıp gider.12
Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifâ, mü’minler için de bir hidâyet ve rahmet gelmiştir. De ki; Ancak Allah’ın lûtfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların dünya malı olarak topladıklarından daha hayırlıdır.13
Şüphesiz Allah, kelâmını ezberleyeni azîz kılar. Lâkin o Kur’ân, nârin bir çiçek gibidir. Hak ettiği ilgi her dâim gösterilmeyince, solar, incinir. Hakk’ın kelâmını küstürmenin vebâli pek büyük; onu vefâ ve aşk ile bağrında taşımanın ecri ise pek çoktur.
Kâlinle hâfız ol ki kelimelerinde, cümlelerinde Allah’ın rızâsına muhâlif tek bir harf kalmasın. Dilin O’nun hoşnut olmayacağı konuşmalar yapamasın. Küfürden, isyandan, çirkin ve yanlış her türlü ifâdeden uzak durasın.
Hâlinle hâfız ol ki nezâket, letâfet, doğruluk ve kemâlât seni bulsun. Omuzların aldatmanın, aldanmanın, kırmanın, kırılmanın, bencilliğin ve kabalığın vebâlinden kurtulsun. Ömrün vakarla, heybetle, tevâzû ile ve iffetle geçsin de son bulsun.
Kalbinle hâfız ol ki rikkat, dikkat, şefkat sana yoldaş olsun.
Kalıbınla hâfız ol ki edep ve saffet ile yârenlik edesin. Hakk’ın râzı olduğu gibi giyinip, kavî bir tesettür mahfazası ile bedenini bürüyesin.
Okuduğun âyetler, gırtlağından aşağıya insin, kalbine ve tüm varlığına yerleşsin. İşte o vakit, hangi yaştan, hangi memleketten, hangi milliyetten, olursan ol, sen yücesin.
Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem, Uhud Gazvesi’nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde toplattı ve sonra, “Bunların hangisi daha çok Kur’an bilirdi?” diye sordu. Şehidlerin hangisi gösterilirse, önce onu kıbleden yana koydu14. Kur’an ilmine hâiz olanlar yaşı küçük de olsa öncelikli ve daha saygıdeğerdir, bilesin.
HER ANINI KUR’ANLA KUR
Dinle bak, Rabbin neler söylüyor:
-Kur’ân’ı kesinlikle biz indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız (15). İşte bu Kur’an, bizim indirdiğimiz mübârek bir kitaptır. Bana uyun ve Allah’tan korkun ki size rahmet edilsin16. Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik17. Kitaba sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zâyi etmeyiz18. Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin19.
Elif. Lâm. Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye gâlip ve övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır20. Allah, sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir. Derken hem bedenleri hem de gönülleri Allah’ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidâyet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa, artık ona doğru yol gösteren olmaz 21. O kitap ki kendisinde asla şüphe yoktur. O, müttakîler, yani sakınanlar ve arınmak isteyenler için bir yol göstericidir22.
Yürü, ilerle, durma, aklı olan hayrı dokur! Hıfzetmekle kalma da her ânını Kur’an’la kur!
0 comments