Dini Bilgiler
ÇOK YİYENİN BAŞINA GELEN 6 SIKINTI
Yemek yemede ölçüyü kaçıran kişinin başına gelecek sıkıntılar…
Haber: Murat Karadeniz
“Çoğu zarar, azı karar.” diye hikmetli bir atasözümüz vardır. Hakikaten her şeyin aşırısı zararlıdır. Nitekim Süleyman Daranî Hazretleri der ki:
“Her nesnenin pası vardır. Gönül pası da çok yemektir. Her kim yiye, ona altı belâ gelir.”
Yemek yemede ölçüyü kaçıran bir kimsenin başına gelecek altı belâ şöyledir:
1- Kıldığı namazın tadını bulamaz.
2- Unutkan olur.
3- Şefkati az olur; zirâ kendisi tok olup, âlemi de tok sanır.
4- Tâatı kılmaya tembellik gelir.
5- Şehveti galip olur.
6- Müslümanlar mescide varınca o helâya varır.
İSLAM’DA YEMEK ADABI VE YEMEK DUALARI
İslam’da yemek adabı nedir? İslam’da yemek yeme ölçüsü nedir? Yemek ve sofra adabı nasıl olmalıdır? Yemekten önce ve sonra okunacak dualar nelerdir? İşte İslam’da yemek adabı ve yemek duaları…
Haber: Murat Karadeniz
Yemeğe başlamadan önce elleri güzelce yıkayıp temizlemeyi emreden Peygamberimiz, yemekten sonra da ellerin tekrar yıkanarak temizlenmesini, sonra silinip kurulanmasını öğütler.
İslam’da yemeğe besmele çekerek başlanır. Besmele çektikten sonra yemeğe sağ elle başlamak, önünden yemek, yemekten sonra “Elhamdülillah” demek sünnettir.
YEMEĞE BAŞLAMA DUASI
Ömer İbni Ebû Seleme (r.a.) naklediyor:
“Ben Resûlullah’ın himâyesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken, elim yemek tabağının her yanına giderdi. Bunun üzerine Resûlullah, bana şöyle buyurdu:
“Oğlum, besmele çek! Sağ elinle ye! Hep önünden ye!” (Buhârî, Et`ıme 2, 3; Müslim, Eşribe 108. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ıme 8)
Hz. Ayşe (r.a.) Peygamberimizin şöyle buyurduğunu söyledi:
“Biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şayet yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursa, hatırladığı anda ‘baştan sona bismillah’ desin.” (Ebû Dâvûd, Et`ime 15; Tirmizî, Et`ime 47)
YEMEK SAĞ ELLE YENMELİ
Bir sonraki hadisle birlikte açıklanacaktır.
Seleme İbni Ekva’dan (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Adamın biri Resûlullah’ın yanında sol eliyle yemek yedi. Resûl-i Ekrem ona:
– “Sağ elinle ye!” buyurdu.
Adam:
– Yapamıyorum, diye cevap verdi.
Resûlullah, o adama:
– “Yapamaz ol!” diye beddua etti.
Seleme’nin dediğine göre adam kibrinden dolayı böyle söylemişti. Resûlullah’ın bedduası üzerine elini ağzına götüremez oldu. (Müslim, Eşribe 107)
YEMEĞİN BEREKETİ
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Sizden birinizin lokması düştüğünde hemen onu alsın ve üzerine yapışanları temizleyip yesin, onu şeytana bırakmasın. Parmaklarını yalamadıkça da elini mendile silmesin. Çünkü o kimse, bereketin yemeğin neresinde olduğunu bilemez.”
“Şüphesiz şeytan sizden birinizin her işinde hazır olur. Hatta yemeği esnasında bile yanında bulunur. Sizin birinizin lokması düşerse, üzerine yapışanları temizleyip yesin. Lokmasını şeytana bırakmasın.” (Müslim, Eşribe 133-135.)
YEMEKTEN SONRA HAMD ETMEK
Enes İbni Mâlik’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamdeden kuldan hoşnut olur.” (Müslim, Zikir 89. Ayrıca bk, Tirmizî, Et’ime 18.)
PEYGAMBERİMİZİN YEMEKTEN SONRA OKUDUĞU DUALAR
Ebû Ümâme’den (r.a.) nakledildiğine göre Peygamber Efendimiz yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ غَيْرَ مَكْفِىٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ رَبَّنَا
“Yâ Rabb! Sana, pek çok ve riya gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbul olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere ve hiç bir sûrette kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmaya devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıyacağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiyeceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rabbimizsin; yani nîmetin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın.” (Buhârî, Et’ime, 54)
YEMEK DUASI KISA
Yine Ebû Ümâme’den (r.a.) rivayet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبَّنَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى رَبَّنَا
“Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! Nîmetinden müstağnî değiliz. Her dâim senin in’âm ve it’âmına; yani bize nîmet verip yedirmene muhtacız. Bu taam da vedâ taamımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen nîmet ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz.” (Buhârî, Et’ime, 54)
Bir defasında da şöyle demişlerdir:
لَكَ الْحَمْدُ رَبَّنَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى رَبَّنَا
“Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun nîmetlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir.”
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى كَفَانَا وَأَرْوَانَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مَكْفُورٍ
“Allah Teâlâ Hazretlerine hamdederiz. Bize kifayet edecek derecede yemek ve sâir nimetlerini ihsan buyurdu. Yedirdi ve kanasıya içirdi. Allah Teâlâ Hazretleri’nin azamet ve ulûhiyyetinin hakkını tamamiyle îfâ edebilmek kâbil değildir. Ve Allah Teâlâ Hazretleri’nin sayılmayacak kadar çok nimetleri hiç bir sûretle inkâr edilemez.” (Buhârî, Et’ime, 54)
Peygamber Efendimiz yine buyurmuşlardır ki: “Allah Teâlâ Sizden herhangi birinize yemek yedirdiği zaman:
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيهِ وَاَطْعِمْنَا خَيْرًا مِنْهُ
“Ey Rabbimiz! Bunu bize mübarek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir” desin.
SÜT İÇTİKTEN SONRA YAPILACAK DUA
Birine süt içirdiğinde de:
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيهِ وَزِدْنَا مِنْه
“Ey Rabbimiz! Bize bunu mübarek ve bereketli kıl ve bundan bize ziyâdece ver, desin. Sütten başka hiç bir şey hem yemek, hem içecek yerine geçmez.” (Tirmizî, Deavât, 54/3455)
YEMEKTEN SONRA YAPILACAK DUALAR
Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurmuşlardır ki:
“Bir yemek yediğiniz ve bir içecek içtiğiniz zaman zaman şöyle duâ edin:
بِسْمِ اللّٰهِ وَبِاللّٰهِ الَّذِى لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِى الْاَرْضِ وَلَا فِى السَّمَاءِ يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ
«Allah’ın ismiyle ve Allah ile. O ki, ism-i Celâl’i sayesinde ne yerde, ne de gökte hiç bir şey zarar veremez. Ya Hayy, ya Kayyûm!» dersen, o yediğin yahud içtiğinden sana hiç bir hastalık gelmez. İçinde zehir bile olsa.” (Ali el-Müttakî, XV, 249/40799)
SOFRA DUASI
Peygamber Efendimiz yemekten sonra şöyle de duâ ederlerdi:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُ وَمَنَّ عَلَيْنَا فَهَدَانَا وَاَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَكُلَّ بَلَاءٍ حَسَنٍ اَبْلَانَا. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ غَيْرَ مُوَدَّعٍ رَبِّى وَلَا مُكَافِيءٍ وَلَا مَنْكُورٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اَطْعَمَنَا مِنَ الطَّعَامِ وَسَقَانَا مِنَ الشَّرَابِ وَكَسَانَا مِنَ الْعُرَى وَهَدَانَا مِنَ الضَّلَالِ وَبَصَّرَنَا مِنَ الْعَمَى وَفَضَّلَنَا عَلَى كَثِيرٍ مِنْ خَلْقِهِ تَفْضِيلاً أَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bize ihsanda bulunan bizi doğru yola ulaştırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesîlelerle imtihan eden Allah’a hamdederiz. Yâ Rabb sana hamdediyoruz. Bu hamdimizi kâfi görmüyoruz, îfâ edilmiş saymıyoruz ve nankörlük etmiyoruz, nîmetlerinin hiç birinden müstağnî değiliz. Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyete erdiren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah’a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.» (Hâkim, I, 731/2003)
SU İÇTİKTEN SONRA YAPILACAK DUA
Resûlullah su içtikleri zaman:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى سَقَانَا عَذْبًا فُرَاتًا بِرَحْمَتِهِ وَلَمْ يَجْعَلْهُ مِلْحًا اُجَاجًا بِذُنُوبِنَا
“Bize rahmetiyle tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah’a hamdederiz.” (Suyutî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 6728)
YEMEK SONRASI DUA
Peygamber Efendimiz, sofrasını kaldırdığı zaman şöyle derdi:
“Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzûrundan geri çevrilmeyip kabûl edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.” (Buhârî, Et`ime, 54; Ebû Dâvûd, Et`ime, 52; Tirmizî, Deavât, 55)
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Allâh Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan hoşnut olur.” (Müslim, Zikir, 89; Tirmizî, Et’ime, 18)
YEMEK DUASI UZUN
Yemek Duası Arapça:
اَنَلَعَجَو اَناَقَسَو اَنَمَعْطَا ىِذَّلا ِهّٰلِل ُدْمَحْلَا ْظَفْحاَو ْمَحْراَو ْرِفْغا َّمُهّٰللَا .َنيِمِلْسُمْلا َنِم ِهيِف ىَعَس ْنَمِلَو َنيِلِكٰا لْاَو ِماَعَّطلا َبِحاَص ْرِّوَن َّمُهّٰللَا .ِتاَنِمْؤُمْلاَو َنيِنِمْؤُمْلا ِعيِمَجِلَو ِلَا لَجْلا اَذ اَي َكِرْكِذَو َكِتَّبَحَم ِراَوْنَاِب اَنَبوُلُق ِةَّحِّصلاِب ًةَبِّيَط ًةاَيَح اَنِيْحَا َّمُهّٰللَا .ِماَرْكِْا لاَو ِةَرِخٰا لْاَو اَيْنُّدلاَو ِنيِّدلا يِف ِةَيِفاَعْلاَو ِةَمَا لَّسلاَو َكُلَأْسَن اَّنِا َّمُهّٰللَا .ٌريِدَق ٍءْيَش ِّلُك ىَلَع َكَّنِا .ِةَمِتاَخْلا َنْسُحَو ِةَيِفاَعْلا َماَوَدَو ِةَمْعِّنلا َماَمَت ُهّٰللا ىَّلَص ِّيِبَّنلا ِةَمْرُحِب ْصُقْنَت َا لَو ْدِز َّمُهّٰللَاِةَحِتاَفْلا ِةَمْرُحِبَو َمَّلَسَو ِهْيَلَع
Yemek Duasının Türkçe okunuşu:
Elhamdülillahillezi et amena ve sekana ve cealena minel müslimin. Allahümmagfir verham vehfaz sahibet taami vel akiline ve limen sea fihi velicemiıl mü’minine vel mü’minat. Allahümme nevvir kulubena bi envari mehabbetike ve zikrike ya zel celali vel ikram. Allahümme ahyine hayaten tayyibeten bis-sıhhati ves-selameti vel-afiyeh. fiddini veddünya vel ahirah. İnneke ala külli şeyin Kadir. Allahümme inna nes’elüke temamen nığmeti ve devamel afiyeh ve husnel hatimeh. Allahümme zid ve la tenkus bi hurmetin nebiyyi sallallahü aleyhi vesellem. Ve bi hurmetil fatiha.
Yemek Duasının Anlamı:
“Bizi yediren, içiren ve Müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Yemek sâhibini, yiyenleri, sofrraya emeği geçenleri, bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret et ve onlara rahmet eyle! Allah’ım! Kalplerimizi muhabbetinin ve zikrinin nurlârıyla nurlandır, ey celâl ve ikrâm sâhibi Allah’ım! Allah’ım! Din husûsunda, dünyada ve âhirrette sıhhat, selâmet ve âfiyet üzere güzel bir hayât yaşamayı lutfeyle! Şüphesiz Sen her şeye kâdirsin. Allah’ım! Sen’den nîmetin tamâmını (İsllâm üzere ölüp cennete girmeyi), âfiyetin devvâmını ve hüsn-i hâtime ile (güzel bir hâl üzerre) vefât etmeyi isteriz. Allah’ım! Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) ve Fâtiha-i Şerîfe hürmetine nîmmetlerini artır, noksanlaştırma!”
NAKŞİBEND HAZRETLERİNİN YEMEK YEME ADABI
Eserlerde nakledildiğine göre Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, çoğu zaman yemeği kendi elleriyle pişirir, sofra hizmetini de bizzat kendisi îfâ ederdi. Yemek yenirken talebelerine;
“‒Sofra başında kendinizi Allâhʼın huzûrunda bilin, Oʼnun verdiği rızkı yediğinizi unutmayın…” diye nasihat ederdi.
Topluca yemek yenirken eğer biri gafletle ağzına lokma alsa, Hazret bunu firâsetiyle sezer ve:
“‒Önündeki yemeği, Allâhʼın huzûrunda olduğunu unutmadan ye, Allahʼtan gayrı şeyler düşünme, dâimâ sana senden yakın olan Mevlâʼyı düşün.” buyururdu.
Yine Nakşibend Hazretleri; şayet bir yemek gaflet ile, öfke ile, yahut kerhen, yani isteksizce ve zorla pişirilmiş ise, o yemekten kendisi yemediği gibi talebelerine de yedirmezdi.
Nitekim dostlarından biri Nakşibend Hazretlerine bir ekmek hediye getirdiğinde, Hazret buyurdu ki:
“‒Bu ekmeği yemek, bizim için uygun değildir. Zira ekmek, öfke ile yoğruldu ve öfke ile pişirildi.”
HELAL LOKMANIN TESİRİ
Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri de yenilen lokmaların, insanın mâneviyâtı üzerinde ne kadar hayâtî bir tesiri bulunduğunu şöyle ifâde eder:
“Haram yemek, kalbi öldürür; helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma var seni dünya ile, lokma var seni âhiret ile meşgul eder. Lokma var, seni Allah Teâlâ’ya rağbet ettirir.”
İFTAR DUASI (ORUÇ DUASI)
Peygamber Efendimiz, orucunu hurmayla açardı. Şayet hurma bulamazsa su ile açmayı tercih ederdi. Hazreti Muhammed (s.a.v.) Ramazan ayında orucunu açarken şöyle duâ ederdi:
İftar Duası Arapça:
َكْيَلَعَو ُتْنَمٰا َكِبَو ُتْمُص َكَل َّمُهّٰللَاُتْرَطْفَا َكِقْزِر ىَلَعَو ُتْلَّك َوَت
İftar Duasının Türkçesi:
Allâhümme leke sümtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkuke eftartü.
İftar Duasının Türkçe Anlamı:
“Allah’ım Senin rızân için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açıyorum.” (krş. Ebû Dâvud, Savm, 22)
0 comments