loading...

Dini Hikayeler

Cennete En Son Giren Kişi

By  | 

Hz. Musa (aleyhisselâm), Cenab-ı Hak’la konuşabilen bir peygamberdi. Soracağı bazı şeyleri Yüce Rabbine sorar, aldığı cevapları ümmetiyle paylaşırdı. Bir gün aklına şöyle bir soru gelmişti:

loading...

– Cennetlik insanlar içinde derecesi en düşük olan kim- senin gireceği cennet nasıl olacak?

loading...

Hz. Musa, cevabını çok merak ettiği bu soruyu Rabbine yöneltti. Cenab-ı Hak, sevgili peygamberinin bu sorusunu şöyle cevaplandırdı:

– Cenneti hak eden kullarım, teker teker cennetteki yer- lerine yerleşecek. Geriye en son bir kulum kalacak. Ona da, “cennete gir” denecek. O kulum cennete girmek için adımını atacak, ancak ona cennetin dolu olduğu görüntü- sü verilecek. Ondan sonra kulum ile kendi aramda şöyle bir konuşma geçecek:

– Allah’ım! Herkes cennetteki yerini almış. Ancak maa- lesef bana yer kalmamış.

– Ey kulum! Sen, dünyadaki hükümdarlar gibi lüks ve rahat bir hayat yaşamak ister misin?

– Buna layık bir kulluk yapmadım, ama Senin lütfun ve keremin boldur. İsterim Ey Rabbim!

– Sana o kadar mülkle beraber onun dört katını daha veriyorum.

– Şükürler olsun ey Rabbim! Ne diyeceğimi bilemiyo- rum.

– Ayrıca sana bu mülkün de on katını veriyorum.

Hz. Musa sorduğu sorunun cevabını almıştı. Bu soru onu çok memnun etmişti. Ardından şöyle bir soru daha sordu:

– Ey Rabbim! Cennetin en alt tabakasındaki kişinin durumu bu ise, cennetin en üst tabakasındakinin durumu nasıl olacak?

– Onlara vereceğim şeyleri, ne göz görmüş ne kulak işitmiş ne de kimsenin aklına gelmiştir.

Hz. Musa, Rabbinin vereceği bu lütufları duyunca şükür- le iki büklüm oldu ve binlerce hamd ü senada bulundu.

Kıssadan Hisse

Derecesine göre her müminde ahirete gitme arzu- su vardır. Allah, bu arzuyu kamçılama adına tasavvur edebildiğimiz şeylerle ahireti bize resmetmektedir. Dünyada daha çok bedenimizin altında kaldığımız içindir ki, Allah cennetin cismanî nimetlerini öne çıkararak sürekli onları anlatmakta ve insanlara o dille konuşmaktadır. Cennette

en başta Cemalullah’ı müşahede etme gibi tasavvur ve ta- hayyüllerimizi çok çok aşan nimetler vardır ki; esas önemli olan da onlardır.

Dünya ahiretin bir tarlasıdır. Buradaki müspet iba- detler ahirette, keyfiyetlerini bilemeyeceğimiz şekilde müs- pet neticeler doğuracağı gibi; buradaki negatif görünümlü bazı ameller de yine orada müspet neticeler doğurabilir. Mesela, nasıl namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetlerin bir cennet nimeti olarak karşımıza çıkacağı söz konusu- dur; öyle de çekilen sıkıntıların, ızdırapların, hastalıkların da birer cennet nimeti olarak bize bahşedileceği her za- man düşünülebilir. Nitekim Allah Rasûlü’nün, açlık sebe- biyle oturarak namaz kılan ve bu yüzden gözyaşı döken Ebû Hureyre’ye, “Ağlama ya Ebâ Hureyre, bu dünyada açlık çekenler ahirette açlık elemi duymazlar.” şeklinde mukabelede bulunması ve yerinde açlığın da ibadet sevabı kazandıracağına dikkatleri çekmesi bunu anlatmaktadır.

Bir insanın şehevî arzularına karşı koyup iffetli olmaya çalışması, meşru zevk ve lezzetlerle iktifa edip harama gir- memesi ve bedenî isteklerini makul ölçüler içinde devamlı frenlemesi, cismanî buud ve derinlikleriyle, o insanın karşısına cennette hep birer nimet olarak çıkacaktır. Tohum burada atılır. Başaklar orada devşirilir. Her şey, buğdaylar gibi burada değirmene dökülür, orada ambarlarda muha- faza edilen un hâlinde karşımıza çıkar. Her uhrevî varlık burada yaratılır, orada onlara hayat üflenir. Güzelliğe esas teşkil edecek malzemeler burada ambalajlanır, orada ise bu ambalajlar teker teker açılır ve muhteşem, göz kamaştıran bir hayatın parçaları hâline gelir.

Evet, kudret yurdu olan ahirette, her nimet insana “Allah” dedirttiği gibi, bu nimet de yine insanlara Allah’ı hatırlatacak ve “Allah” dedirtecektir. O Allah ki, kendisini bize “Rahman ve Rahim” olarak tanıtmaktadır. Bir hadisin de işaret ettiği gibi, dünyada O’nun rahmetinin ancak yüzde biri tecelli et- mektedir. Geriye kalan kısım ise, bütünüyle ahirette tecelli edecektir. İşte böyle bir tecelli ile cennet ehli, her şeyleriyle insan olarak kalmakla birlikte âdeta melekleşeceklerdir.

loading...