Dini Hikayeler
Balığın Karnındaki İnci
BALIĞIN İÇİNDEKİ İNCİ (İBRETLİK BİR KISSA OKUDUĞUNUZA DEĞECEK MUTLAKA OKUYUN)
Gayet saf ve iyi niyetli bir insandı. Bulduğu gün yer, bulmadığı gün sabrederdi. Şikâyet asla aklına gelmezdi. Zaten bütün sermayesi de hanımının eğirdiği ipliğiydi. Onun yaptığı ipliği, kendisi götürüp Basra çarşısında satardı.
Bir gün yine Basra çarşısında dolaşıp ipliğini satmış, parasını almış, eve dönüyordu. Yolda bir alacaklının bir fakirin yakasına sarılarak hırpaladığını gördü.
– Yazık değil mi, niye hırpalıyorsun zavallıcağızı? Diye çıkıştı. Alacaklı suratını astı:
– O kadar merhametli isen, borcunu sen ver. Hala ödemedi, dedi. Yanındaki parayı saydı, tam fakirin borcunu ödeyecek miktardı. Gözünü kırpmadan uzattı:
– Al, işte alacağını. Ne sarılıyorsun adamın yakasına? İnkâr etmiyor, bulunca vereceğini söylüyor. Buna rağmen hırpalanır mı insan? Diye söylendi.
Parasını alan adam çekip giderken, borçlu fakir onun ellerini kapanmış:
– Seni Allah gönderdi, bu adamın elinden kurtulamayacaktım yoksa, diye çok içten dualar etmişti.
Eve eli boş dönünce, hanımı sordu. O da durumu olduğu gibi anlattı. Hanım:
– Bu gece aç ta yatabiliriz. Ne olacak, bir gün aç kalsak ölecek değiliz ya, diye karşılık verdi.
Sabah oldu. Hanımın hazırlamış olduğu yeni ipliği alıp hemen hızla çarşıya koştu. Ne yazık ki aksama kadar Basra çarşısında dolaştığı halde, ipliği satamamış, boynu bükük vaziyette eve yönelmişti.
Yolda önünde yürüyen biri vardı. O da elindeki balığı satamamıştı. Bir süre birlikte yürüdükten sonra, balıkçı şu teklifi yaptı:
– Ben balığı sana vereyim, sen de ipliği bana ver!
Ellerindekileri değiştiler. İpliği alan meçhul adam hemen gözden kaybolurken, o da hızla eve geldi. Balığın karnını yararak pişirmeye hazırlandı. Ama balığın karnından çıkan taşımsı bir cisim karı-kocanın şüphelerini çekti. Aceleyle gittikleri kuyumcu, taşı inceledikten sonra şu şaşırtıcı teklifi yaptı:
– Bu, kıymetli bir incidir, isterseniz size inciyi taşıyan balık ağırlığınca altın verebilirim!
Razı oldular.
Kocaman bir altın külçeyi inci karşılığı aldılar.
Yokluğu böylece artık kapıdan kovmuşlardı. Geriye dönüp de dışarı çıkacakları sırada, eşikte beliren bir adam seslendi:
– Lütfen balığımı bana geri verin. Ben yaptığım alışverişten pişman oldum!
Düşünmeye başladı iplik satan adam. Balığın sahibi peşlerinden gelmiş, verdiğini geri istiyordu. Cevap verdi:
– Balık yok, ama karnından çıkan var, istersen onu vereyim, dedi.
Adam hemen razı oldu. İplikçi elindeki altın külçesini uzatarak:
– Buyur, al Dedi.
Ama uzatılanı almayıp geriye çekilen adam, şöyle cevap verdi:
– Balık sana helal olsun, karnındaki inciyle birlikte! Ben bir meleğim, seni imtihan için geldim. Müjde, imtihanı kazandın. Yoksul adamın borcunu vermen, Allah’ın sana böyle bir ikramına sebep oldu!
Bir de baktılar ki, balıkçı adamın yerinde yeller esmiş, kimsecikler yok ortada.
”BAŞKALARIDA OKUSUN DİYE PAYLAŞIRMISIN ?
0 comments