Dini Hikayeler
ANNE DUASI ALMAK
16-17 yaşlarında mânevi yolda büyük dereceler kat’eden Beyazıd-ı Bestamî Hazretlerine, bu mertebeye nasıl ulaştığı soruldu.
«Annemin duası beni yüceltti» buyuran Beyazıd-ı Bestamî, başından geçen hadiseyi şöyle anlattı:
— Annem, yaşlı ve hasta idi. Bir gece benden su istedi. Ben hemen uykudan uyanıp anneme su almak için dışarı çıktım. O anda kaplarda su bulamamıştım. Bakır tasla dışarıdan suyu alıp da içeri girdiğimde, annemi uyumuş buldum. Uykusundan uyandırmadım, bir müddet başucunda uyanmasını bekledim. Bir müddet sonra annem uyanıp da benden su isteyince,
Ben de hemen diğer elimde soğuktan donmuş buz gibi tası verdiğimde, tasla beraber elimin derisinin kavladığını gören
Annem, çok üzülmüştü ve ağlayarak, Allah’a dua ediyordu. Ya Rab, Sen bu fedakâr oğlumu görüyorsun, ne söyleyeyim Ya Rabbi, Ne söyleyeyim, ne söyleyeyim, diye üç defa seslendikten sonra, Allah’ım onu aziz eyle, deyip elini yüzüne sürdü.
O geceden itibaren bende bazı değişiklikler olduğunu farketmeye başladım. Cenab-ı Allah annemin duası hürmetine bu mertebeye beni lâyık gördü….. Bu hikayemizi okuduktan sonra Bir Anne’nin Ağlatan Fedakarlığına dair aşağıdaki kıssayı mutlaka okumanızı öneriyoruz.
Bu Arada Beyazıt Bestami Kimdir Diye Soranlar Olabilir Kısaca bahsedelim.
Günümüzde İran’ın Semnan Eyaleti’nde bulunan Bistam şehrinde 804 yılında doğmuştur. Künyesi, Ebû Yezîd’dir. İsmi Tayfûr, babasının adı Îsâ’dır. Kabri yine Bistam’da bulunmaktadır. Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde de bir türbesi bulunmaktadır.Dedesi İslâmiyeti sonradan kabul etmiş olan bir Zerdüşt idi. Dedesinin Adam, Tayfur ve Ali isminde üç oğlu vardı. Hepsi de zühd (zâhid) hayâtı yaşamayı seçmiş kişiler olarak tanınıyorlardı. Bayezid, Tayfur’un oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunun çoğunu evde ve camiide tek başına geçirmekteydi. Yalnız bir yaşantısı olmasına rağmen evine sık sık Sufilik üzerinde tartışmak maksadıyle ziyaretçileri kabul etmekteydi. Allah ile başbaşa kalmak amacıyle tüm Dünyevî arzularını terk etmiş (Melamilik-Kalenderîlik) bir şekilde zühd hayâtı sürdürmekteydi.
Neticede bu yaşam tarzı Bayezid’in “Kendinde Yok Olma” hâli olarak ifâde edilebilecek olan bir ruh haline bürünmesiyle sonuçlandı. Bu durum sufilikte “Kişinin Allah’a en yakın olduğu ruh hâli” olan “Fenâ Fî’Allah” yâni (Allah’ta yok olma) mertebesi olarak tanımlanmaktadır. Allah’a karşı olan hislerini çok sâmîmi ve açık yüreklilikle dile getirmesinden dolayı “Beyâzıd” tarihte ilk kez “Sarhôş Sûfî” lâkabı ile anılan kişi oldu. Kendisi tarihteki en etkin mistiklerden biri olarak tanınmaktadır. Allah’a olan aşırı sevgisinden dolayı da Allah aşkından başka tüm Dünya nimetlerini terk etmek suretiyle de “Bekâ Bî’Allah” yâni (Allah’la var olma/Allah’la bir olma) kavramlarını ortaya atan sufi olarak hatırlanmaktadır.
0 comments