Dini Bilgiler
Ailesi tarafından boşanması için baskı yapılan kadının kocasından boşanması caiz midir?
Soru:
Ailesi tarafından boşanması için baskı yapılan kadının kocasından boşanması caiz midir?
Cevap:
Değerli kardeşimiz,
Dinimizde boşanmak helal olsa da, zaruri bir neden olmadan boşanmak dinimizce hoş karşılanmamıştır. Özellikle eşlerin anne ve babası çocuklarının boşanması için baskı uygulaması haramdır.
Dinimiz evliliğe çok önem vermiştir. Yüce Mevla,
“İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi Onun varlığının delillerindendir. Bunda düşünen insanlar için dersler vardır.”(1)
buyurmaktadır. Bu ayet evlilik ve aile hayatındaki hikmetlerin bir kısmını bizlere beyan etmektedir.
Evliliği eşlerin birbirine verdiği sağlam bir teminat olarak niteleyen dinimiz, erkeğe hanımıyla iyi geçinmesini emretmiştir. Peygamberimiz (asm) de“müminlerin en seçkinlerinin hanımlarına karşı iyi davrananlar” olduğunu (2) beyan etmiştir. Bunun yanında Peygamberimiz (asm) kadının da kocasına karşı saygılı olmasını öğütlemiştir.(3)
Allah’ın en sevmediği helal olan boşanma (4) birbirleriyle geçinemeyen eşlerin en son başvuracakları bir çözüm şeklidir. Bunun Müslüman bir toplumda sebepsiz ve anlamsız bir şekilde artması kaygı verici bir gerçektir.
Kur’an-ı Kerim’de, hangi nedenlerden boşanmanın zaruret haline geldiği açık bir şekilde belirtilmiştir. Kadın, eşinin anne ve babasına karşı asi olması, onlara asgari ölçüde hürmet etmemesi huzursuzluk çıkarma ve fikri anlaşmazlığa neden olacaktır. Böyle bir durumda evlat anne babasının hakkını korumak adına boşanmayı tercih edebilir. Kadın, ya ben ya anne baban gibi bir tercih sunması halinde anne babayı tercih etmek gerekir. Tabi bu genel ölçüler içerisinde verdiğimiz bir cevaptır. Aile içerisinde çok farklı durumlar olabilmektedir. Bu nedenle bir karar vermek gerekirse müftü ve hocalara danışmak, aile danışmanlarından destek almak ve ona göre bir karara varmak en az hata ile olayı neticelendirmeyi sağlayacaktır.
Kur’an-ı Kerim’de bildirilen boşanma nedenleri şöyledir:
1. Açık Edepsizlik (Zina)
Zina, İslam’da büyük bir suç, şirkle eş anlama gelecek kadar büyük bir günahtır. Zina, aile düzenini yerle bir eden; evlilik bağını zedeleyen korkunç bir fiildir.
Böyle bir fiilin Müslüman bir evde işlenmesi hiçbir zaman düşünülemez. Bu fiili Müslümanın evine reva gören bir kadın ya da erkek, o eve layık olamaz.
“Onlara verdiklerinizin bir kısmını alıp götürmek için onları, sıkıştırmayın. Şayet apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Onlarla iyi geçinin…” (Nisa, 4/19)
“Ey peygamber; kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın. Rabb’iniz Allah’tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa (fuhuş) başka…”(Talak, 65/1)
2. Huzursuzluk Çıkarma, Fikri Anlaşmazlık
İslami bir toplumun, huzurlu bir ortam oluşturması için, toplumun çekirdeğini oluşturan ailenin huzurlu olması gerekir. Ailedeki huzuru ise, birbiriyle çok iyi anlaşan eşler sağlar. Ailedeki temel direkler, dengeli değilse aile yuvası her an yıkılmaya mahkumdur. Ailedeki huzuru ve sürekliliği sağlamak için, dengesiz olan direğin tamir edilerek düzeltilmesi, düzelmesi mümkün değilse değiştirilerek yenilenmesi, hem aile hem de İslam toplumu adına yararlı olacaktır.
Ailenin temel direklerinden biri olan kadın, kocasına karşı gelip evde huzursuzluk çıkarıyorsa, yani bir evde kadın, kocasının taşıdığı fikre destek vermiyor, köstekliyor, sözlü veya fiili olarak karşı çıkıp davasından döndürmeğe ya da alıkoymağa çalışıyorsa, bu kadını boşamak, zaruri hale gelmiş demektir. Eğer erkek, bu kadını boşamazsa bu durumda iki şık ortaya çıkar:
Birinci şık, erkek karısına aldırış etmez, yoluna devam eder. Ancak, bu durumda evde huzursuzluk başgösterecektir. Huzursuzluğun baş göstermesi ile de, eğer varsa, çocuklar etkilenecek ve sonuçta bunalımlı bir nesil ortaya çıkacaktır. Bu nesil, belki de Allah’ı tanımayacak derecede dinden, imandan uzak bir nesil olacaktır. Çünkü kadın, evde devamlı çocukların yanında bulunduğundan dolayı onları daha fazla etkileyecektir. İstikbalde bu çocuklar, mücadeleci bir erkek için büyük bir kayıp ve davasına ağır bir darbe olacaktır.
Ayrıca erkek, evde huzurlu bir ortam bulamadığından çalışmalarında başarısız olacak veya en azından istediği seviyeye gelemeyecektir. Birbirlerinin evliyası olması gereken mü’min erkek ve kadınlar, evde bu velayeti oluşturamamışlarsa, dışarıda hiç bir zaman oluşturamazlar; iyiliği emredemez, kötülükten alıkoyamazlar. O halde Kur’an’ın emrettiği ölçüler içinde kadını boşamak şart olacaktır.
İkinci şık, mü’min erkek, karısının sözüne uyup davasından ve çalışmalarından vazgeçecektir ki, bu da o erkeğin, fasık olmasına ve dinden uzaklaşmasına neden olacaktır. Son yıllarda bunların birçok örnekleri bulunmaktadır.
“De ki: ‘Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, Rasulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, o halde Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin. Allah fasık kavmi hidayete erdirmez.”(Tevbe, 9/24)
“Ey iman edenler, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının…” (Teğabün, 64/14)
Allah yolundan alıkoymak için çalışan her kadın, aynı zamanda kocasının da düşmanıdır. Bu düşmandan sakınmanın ve korunmanın yolu, ondan uzaklaşmaktır. Bunun en iyi yolu da, o kadını boşamaktır. Çünkü, bu tür kadınlar iyi kadınlardan değillerdir. İsyankar kadınlar, eğer düzelmezlerse onları boşamak en ideal yoldur.
“Allah, insanları birbirinden üstün kıldığından ve mallarından harcadıklarından dolayı erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Onun için iyi kadınlar itaatkar olup, Allah’ın, kendilerini korumasına karşılık kendileri de gizliyi korurlar. Dik kafalılık, şirretlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarından ayrılın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhinde başka bir yol aramayın. Çünkü Allah yücedir, büyüktür.” (Nisa, 4/34)
Eğer nasihat edilmesine, yataklarından uzaklaşılmasına ve dövülmelerine rağmen, düzelip kendilerine çeki-düzen vermezlerse onları boşanmak en iyi çaredir. Ancak düzelmeleri halinde, aleyhlerinde bir yol aramak yasaklanmıştır.
3. Dünya Hayatını ve Süsünü Allah’a Tercih Etmek
Kadın olsun erkek olsun kişi; yaratılışın temel gayesi olan Allah’â itaat (kulluk) etmek ve O’nun dini için çalışmakla mükelleftir. Yaratılışlarının şuurunda olanlar, hareketlerinin yönünü ona göre düzenlerler. Ve yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve hakimiyet yalnızca Allah’a ait oluncaya kadar çalışmak, inandığını söyleyen herkesin üzerine düşen bir görev ve sorumluluktur. İşte Kur’ani gerçekler:
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım:” (Zariyat, 51/56)
“… Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz…” (Fatiha, 1/4)
“Fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki Allah, ne yaptıklarını görmektedir.” (Enfal, 8/39)
Yaratılış gayesini unutup dünya hayatının süsünü isteyen kadınları (ya da erkekleri) boşamak, her iman eden mücadele erinin yapması gereken bir davranış olmalıdır. Aksi halde, bu kadınlar ya da erkekler davetçiye ayak bağı olacak ve engel teşkil edeceklerdir. Bu yüzden onlardan boşanmak, kadın iseler mehirlerini verip onları salmak en iyi yoldur.
“Ey Nebi! Eşlerine söyle: ‘Eğer siz, dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size müt’a (mehrinizi) vereyim ve sizi güzellikle salayım. Eğer siz, Allah’ı ve ahiret yurdunu istiyorsanız Allah, sizden güzel hareket edenlere büyük mükafat hazırlamıştır.” (Ahzab, 33/28-29)
Allah’ın nizamının egemen olması için çalışmayıp, dünya hayatını ve süsünü isteyen kadınlar ya da erkekler, Allah’ın nizamının egemen olmasına çalışan davetçilerin önlerinde bir kambur, bir engeldirler. Bu engelin giderilmesi de mü’minler için bir zarurettir. Çünkü yüce Rabb’imiz, dünya hayatını ve süsünü isteyenlerin ahirette nasiblerinin olmadığını bildiriyor. Ahirette nasibi olmayanın, ahirette nasibi olanlarla beraber olması söz konusu olamaz:
“İşte onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Onlardan azab hiç hafifletilmez ve onlara hiç yardım da edilmez.” (Bakara, 2/86)
“Kimler dünya hayatını ve süsünü isterse, onlara oradaki amellerini tam veririz ve onlar orada hiçbir eksikliğe uğratılmazlar. Ama onlar öyle kimselerdir ki, ahirette onlar için yalnız ateş vardır ve yaptıklarının hepsi orada boşa çıkmıştır. Amelleri hep batıl olmuştur.” (Hud, 11/15-16)
“Kim ahiret ekinini istiyorsa onun ekinini artırırız; kim dünya ekinini istiyorsa ona da dünyadan bir şey veririz. Fakat onun, ahirette bir nasibi olmaz.” (Şura, 42/20)
Dünya hayatını ve süsünü isteyenin, ahiret ekinini isteyenle hiçbir ilgi ve ilişiği olmayacağından, mü’min bir şahsiyetin yapacağı en güzel hareket, dünya süsünü isteyen eşini boşamasıdır. Bu boşamanın nasıl, ne zaman ve ne şekilde olacağını ise İslami esaslar, net bir şekilde ortaya koymuştur.
<iframe src=”//www.dailymotion.com/embed/video/x656iq1?autoPlay=1″ allowfullscreen=”” allow=”autoplay” frameborder=”0″ width=”240″ height=”135″></iframe>
0 comments