Dini Hikayeler
Ahmed Bin Hanbel’i Ağlatan Kadın
Bir gün aciz ve zayıf bir kadın Ahmed b. Hanbel’in (r.ah) yanına geldi ve sordu:
Devlete ait meşalelerin ışığı altında, yazın damda iplik eğiriyorum, sultanın adamları yoldan geçerken ortalık aydınlanıyor, iplik eğirme imkanı oluyor, bu caiz mi değil mi ?
Sen kimsin ki, bu çeşit sorular soruyorsun?
denilince kadın,
Ben Bişr b. Haris’in kardeşiyim,dedi.
İmam Ahmed hüngür hüngür ağladı ve,
Bu çeşit takva ancak onun gibisinin evinden zuhur eder, deyip ekledi:
Asla senin için caiz değildir. Söylediklerime kulak ver ki, saf suyun bulanmasın. Biraderin olan o, tertemiz rehbere uy; böylece öyle bir mertebeye ulaşırsın ki, onların ışığında iplik eğirmek istediğin zaman senin elin sana itaat etmez. Kardeşin öyle biriydi ki, (helalliği) şüpheli olan bir yemeğe elini uzatmak istediği zaman eli kendisine itaat etmezdi derdi ki:
Benim bir sultanım var, ona “gönül” diyorlar. O, takvaya rağbet etmektedir, ben de buna muhalefet etme gücüne sahip değilim.
Ahmed bin Hanbel Kimdir?
Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhebinden biri olan Hanbelî mezhebinin imâmı. Künyesi, Ebû Abdullah’tır. 164 (m. 780) senesinde Bağdâd’da doğdu. 241 (m. 855) senesinde bir Cum’a günü Bağdâd’da vefât etti. Aslen Basralıdır. Babasının ismi Muhammed bin Hanbeldir. Dedesi Hanbel bin Helâl, Basra’dan Horasan’a yerleşmiş ve Emevî devletinde Serahs şehri vâliliği yapmıştır. Babası asker (subay) idi. Ahmed bin Hanbel’in ailesi, annesi ona hâmile iken, Merv’den Bağdâd’a göçmüş ve o Bağdâd’da doğmuştur. Soy itibariyle, hem anne, hem de babası tarafından Arap asıllıdır. Nesebi, İslâmiyetten önce ve sonra Araplar arasında meşhûr bir kabile olan Şeyban kabilesine dayanır. Bu kabile Adnan kabilesinin bir kolu olan Rebîa kabilesinden bir kol olup, Nizar kabilesinde Peygamber efendimizin ( aleyhisselâm ) soyu ile birleşir.
Ahmed bin Hanbel’in babası daha o çok küçük yaşta iken vefât etmiştir. Otuz yaşında vefât eden babasından, önemli bir miras da kalmamıştı. Onun yetişmesi ile annesi ilgilenmiştir. Daha küçük yaşta iken ilim tahsiline başlamıştı. Bu sırada Bağdâd önemli bir ilim merkezi idi. Burada hadîs âlimleri, kırâat âlimleri, tasavvufta yetişmiş büyük zâtlar ve diğer ilimlerde yetişmiş kıymetli âlimler bulunuyordu.
Kaynak: Allah kulundan vazgeçer mi? Semerkand
0 comments