loading...

Dini Bilgiler

Eşinize böyle derseniz nikahınız bozuluyor!

By  | 

Bir erkeğin karısına, sen benim dünya ahiret bacımsın veya anamsın, demesi nikahı bozar mı?

loading...

Değerli kardeşimiz,

loading...

1. Erkek, ‘dünya âhiret bacımsın’ sözünü söylerken; sadece karısını kendine haram kılmak için söyleyip, boşamaya niyet ve kastetmemiş ise, Şâfiî ve Mâlikî mezhebine göre ‘zıhar’ olur. Zıhar sabit olunca; kadın kocasına haram olur. Erkek, kefaret verinceye kadar, karısına cinsel temasta veya cinsel temasa götürecek hareketlerde bulunamaz. Bu fiillerde bulunmak haram olur.

Zıharın kefâreti ise şudur:

a. Köle azat etmek ki bu, zamanımızda bulunmamaktadır.

b. İki ay ara vermeden (60 gün) oruç tutmak.

c. Oruç tutmaya gücü yetmez ise altmış fakiri iki öğün doyurmak.

Hanefî mezhebine göre ise bu söz ile ‘zıhar’ olmaz; ama böyle bir söz sarf etmekle mekruh bir fiil işlemiş olur.

2. Erkek, ‘dünya âhiret bacımsın’ sözünü söylerken, karısını boşamaya niyet etmiş ise, “bâin talak (boşama)” olmuş olur. Erkek bir defa boşamayı kastetmiş ise bir ‘bain talak’; birden fazla boşamaya niyet etmiş ise, niyet ettiği sayı kadar talak vuku bulmuş olur. Bir defa boşamayı kastetmiş veya sayı konusunda niyeti yoksa, o vakit bir ‘bain talak’ olmuş olacağından, karı-koca birbirlerine haram olurlar.

Karı-kocadan her biri tekrar birleşmek istemeleri halinde; yeni bir nikâh ve yeni bir mehir lazımdır. Tekrar birleşmeleri durumunda kocanın iki boşama hakkı kalmış olur.

Ancak üç bain talak olmuş ise, yeni bir nikah ile de olsa evlenemezler.

Ayrıca Hanefî mezhebinde; kızgın, öfkeli ve sarhoş iken yapılan boşama sahihtir.

3. Eğer bu sözü söylerken boşamaya niyet etmediyse nikaha bir zararı yoktur.

Hanefiler, kinayeli veya mübalâğa ve şiddet ifade eden sözlerle yapılan boşamayı “bâin talak” saymışlardır. (Hayreddin Karaman, M. İslâm Hukuku, I/303)

Bâin talak, beynûnet-i suğra (küçük ayrılık) ve beynûnet-i kübrâ (büyük ayrılık)olmak üzere iki kısma ayrılır. Buna “hürmet-i hafife” ve “hürmeti galiza” da denir. Bir veya iki talak ile meydana gelen bâin talaka beynûnet-i suğrâ; üç talak ile meydana gelen bâin talaka da beynûnet-i kübrâ adı verilir.

Kişi eşine “defol git istemiyorum” derken, bir veya iki boşamayı niyet ettiyse küçük ayrılık, eğer üç boşamayı niyet ettiyse büyük ayrılık gerçekleşmiş olur.

Bâin (bir veya iki) talakla karısını boşamış olan kimse, karısı başka biriyle evlenmeden, yeni bir mehir ve yeni bir akidle onunla tekrar evlenebilir.

Beynûnet-i kübrâ (üç talak) ile boşayan kimse ise, kadın başka biriyle evlenmeden, onunla tekrar evlenme hakkına sahip değildir (Seyyid Sâbık, Fıkhü’s-Sünne, II/277). Bu konuda Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır:

“Boşama iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmak vardır… Bundan sonra kadını tekrar boşarsa, kadın başka biriyle evlenmedikçe kendisine helâl olmaz.” (Bakara, 2/229-230)

İki veya üç defa yapılan boşamaların aynı anda veya ayrı ayrı zamanlarda yapılması önemlidir. Normal olarak boşamaların ayrı ayrı zamanlarda yapılması gerekir. Başka bir deyimle, bir iddet müddetinde yani üç ayda bir defa boşama yapılır. Üç ay geçtikten sonra ikinci defa boşar. Bir üç ay geçtikten sonra tekrar üçüncü defa da boşarsa, beynûnet-i kübrâ meydana gelmiş olur. İslâm hukukçuları bu konuda görüş birliğine varmışlardır.

Fakat, “bir anda iki veya üç talak ile boşama yapılırsa, iki ve üç talak meydana gelir mi yoksa bu, bir talak mı sayılır” hususunda görüş ayrılıkları vardır. Bazıları yukarıda geçen ayetin zâhirini delil göstererek, bir anda iki defa boşarsa iki, üç defa boşarsa üç sayılır derken; diğerleri de bir anda iki veya üç defa yapılan boşamalar bir talak hükmündedir demişlerdir. Çünkü Hz. Peygamber (asm) ve Hz. Ebû Bekir (ra) devrinde ve Hz. Ömer (ra)’in ikinci yılına kadar, aynı anda yapılmış olan iki üç veya daha fazla boşamalar, bir talak kabul edilmiştir (İbn Rüşd, II/61).

Dinde kolaylık esas olduğuna göre, toplumun temelini oluşturan aile yuvasının dağılmasını önlemek için, aynı anda yapılan iki, üç veya daha fazla boşamaların bir talak sayılmasında fayda vardır. Bununla kadının mağduriyeti önleneceği gibi pişmanlık kapısı da kapatılmamış olur.

loading...