loading...

Dua

‘Nasibim Yok’ Diyenler için Nasip Duası

By  | 

Nasip için, Rızkın artması, bereketlenmesi için yapılabilecek şeyler nelerdir, Nasip ve rızıkla ilgili okunabilecek dualar var mıdır?

Kainatın her tarafında Allah’ın koyduğu kanunlar, cari olduğu gibi, rızkın taksiminde de yine Allah’ın kanunları geçerlidir Mesela rızkı hırs ile isteyenlerin rızkında darlık, sebeplere müracaat ettikten sonra tevekkül ile isteyip beklemek ise, rızıkta bolluk meydana getirir Bu ilahi kanun ile görüyoruz ki, bir insan çok mal istiyorsa sebeplere müracaat edecek ve tevekkül ile isteyecektir Bu kanuna müracaat edenlerin rızıklarında genişlik meydana gelecektir

loading...

Bir Müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allah’ın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allah’a tevekkül eder

loading...

Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur: “Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır”

Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de: “Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur” (Necm Sûresi, 39) buyurmuştur

Bir adam Peygamberimize (asm) gelerek, “Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir Efendimiz ise, “Deveni bağla sonra tevekkül et” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur

Rızkın genişlemesi ve bereketlenmesi için bazı tavsiyeler:
1- İnsana verilen maddi ve manevi, bedensel ve ruhsal, içimizde ve dışımızda olan her nimetin kıymetini bilmek Onun bize Allah’ın bir ikramı, ihsanı ve lütfu olduğunu asla unutmamak Çünkü nimeti vereni bilmek manevi bir şükürdür

2- İsraf etmemek Zaruri olmayan alış verişleri azaltmak ve sadece helal dairesinde harcama yapmak

3- İman ve İslam esaslarını anlatan eserleri okumak ve aile içinde çoluk çocukla beraber imani, ahlaki ve diğer faydalı konularda sohbetler etmek

4- Namazı tadili erkan ile kılmak Hadis- Şerifte “Bir adamı namazın ruku ve secdesini hafifletir (tadili erkanı terk eder) görürseniz onun çoluk çocuğuna acıyınız”(Ruhul Beyan) Yani tadili erkanı terk eden maişet darlığına düşer, tadili erkana riayet eden ise maişet genişliğine kavuşur

5- Namazlardan sonra okunması sünnet olan tesbihatı (33 sübhanellah, 33 elhamdülillah, 33 Allah-u Ekber) okumayı asla terke etmemek Çünkü kelime-i tenzih (sübhanellah) günahları söküp atar, kelime-i tahmid (Elhamdülillah) her türlü nimete şükürdür, kelime-i tekbir (Allahu Ekber) ise kulun ibadetini ve tevbesini Allahu Tealaya layık hale getirir

6- Zekatını tam, hatta fazla fazla vermek Malın şükrü mal iledir Yani zekat, malın şükrüdür Toprak mahsullerinin zekatı onda birdir ve “öşür” diye isimlendirilmiştir, ticari malların ve paranın zekatı ise kırkta birdir Şükür ise malın artmasına sebeptir Ayeti Kerimede “…Eğer nimetime şükrederseniz onu elbette ve elbette çoğaltırım…” (İbrahim Suresi, 7) buyurmuştur Yani zekat, malı hem telef olmaktan muhafaza eder, hem de ilahi hazineden artmasını temin eder,

7- Sabah vakti uyanık olmak Hadis-i Şerif “Sabah uykusu rızka manidir” (Tergib) Yani bir müslüman sabah namazını ve manevi ilticalarını ihmal etmemelidir

8- Vakıa suresini okumaya devam etmek Hadisi Şerif “Kim ki vakıa süresini her gece okursa ona ebediyyen sefalet isabet etmez, kim ki bu sureyi her sabah okursa ona ebediyyen fakirlik yaklaşmaz” (Havassul Kuran-İmamı Ya’fi)

9- Kuşluk namazına devam etmek

10- Kazancın da helal olması gerekir Az da olsa haram karışmasına engel olmak

11- Akrabaları ziyaret etmek, onların maddi ve manevi ihtiyaçlarına yardımcı olmak

12- Misafir kabul etmek, özellikle fakir ve muhtaçlara destek olmak ve onları evine alarak bir yudum su da olsa ikramda bulunmak

Hırs etmemek, tevekkül ve kanaat etmek

Hırs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir ve mahrumiyet ve sefaleti getirir Evet her milletten ziyade hırs ile dünyaya saldıran Yahudi Milletinin zillet ve sefaleti, bu hükme bir şahid-i katı’dır Evet hırs, zîhayat âleminde en geniş bir daireden tut, tâ en cüz’î bir ferde kadar sû’-i tesirini gösterir

Tevekkülvari taleb-i rızk ise, bilakis medar-ı rahattır ve her yerde hüsn-ü tesirini gösterir İşte bir nevi zîhayat ve rızka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebatlar, tevekkülvari, kanaatkârane yerlerinde durup hırs göstermediklerinden, rızıkları onlara koşup geliyor Hayvanlardan pek fazla evlâd besliyorlar

Hayvanat ise, hırs ile rızıkları peşinde koştukları için, pek çok zahmet ve noksaniyet ile rızıklarını elde edebiliyorlar Hem hayvanat dairesi içinde za’f u acz lisan-ı haliyle tevekkül eden yavruların meşru’ ve mükemmel ve latif rızıkları hazine-i rahmetten verilmesi; ve hırs ile rızıklarına saldıran canavarların gayr-ı meşru ve pek çok zahmet ile kazandıkları nâhoş rızıkları gösteriyor ki:

Hırs, sebeb-i mahrumiyettir; tevekkül ve kanaat ise, vesile-i rahmettir

Hem daire-i insaniye içinde her milletten ziyade hırs ile dünyaya yapışan ve aşk ile hayat-ı dünyeviyeye bağlanan Yahudi Milleti pek çok zahmet ile kazandığı, kendine faidesi az, yalnız hazinedarlık ettiği gayr-ı meşru bir servet-i ribaî ile bütün milletlerden yedikleri sille-i zillet ü sefalet, katl ü ihanet gösteriyor ki: Hırs maden-i zillet ve hasarettir

Hem harîs bir insan, her vakit hasarete düştüğüne dair o kadar vakıalar var ki, “hırs sebeb-i hasarettir ve vesile-i haybettir” darb-ı mesel hükmüne geçmiş, umumun nazarında bir hakikat-ı âmme olarak kabul edilmiştir Madem öyledir; eğer malı çok seversen, hırs ile değil, belki kanaat ile malı taleb et, tâ çok gelsin

Ehl-i kanaat ile ehl-i hırs, iki şahsa benzer ki; büyük bir zâtın divanhanesine giriyorlar Birisi kalbinden der: “Beni yalnız kabul etsin, dışarıdaki soğuktan kurtulsam bana kâfidir En aşağıdaki iskemleyi de bana verseler, lütuftur

“İkinci adam güya bir hakkı varmış gibi ve herkes ona hürmet etmeye mecbur imiş gibi mağrurane der ki: “Bana en yukarı iskemleyi vermeli” O hırs ile girer, gözünü yukarı mevkilere diker, onlara gitmek ister Fakat divanhane sahibi onu geri döndürüp aşağı oturtur Ona teşekkür lâzımken, teşekküre bedel kalbinden kızıyor Teşekkür değil, bilakis hane sahibini tenkid ediyor Hane sahibi de ondan istiskal ediyor

Birinci adam mütevaziane giriyor; en aşağıdaki iskemleye oturmak istiyor Onun o kanaati, divanhane sahibinin hoşuna gidiyor “Daha yukarı iskemleye buyurun” der O da gittikçe teşekküratını ziyadeleştirir, memnuniyeti tezayüd eder

İşte dünya bir divanhane-i Rahman’dır Zemin yüzü, bir sofra-yı rahmettir Derecat-ı erzak ve meratib-i nimet dahi, iskemleler hükmündedir

Hem en cüz’î işlerde de herkes hırsın sû’-i tesirini hissedebilir Meselâ: İki dilenci bir şey istedikleri vakit, hırs ile ilhah eden dilenciden istiskal edip vermemek; diğer sâkin dilenciye merhamet edip vermek, herkes kalbinde hisseder Hem meselâ: Gecede uykun kaçmış, sen yatmak istesen, lâkayd kalsan uykun gelebilir Eğer hırs ile uyku istesen:

“Aman yatayım, aman yatayım” dersen, bütün bütün uykunu kaçırırsın Hem meselâ: Mühim bir netice için birisini hırs ile beklersin; “Aman gelmedi, aman gelmedi” deyip en nihayet hırs senin sabrını tüketip kalkar gidersin; bir dakika sonra o adam gelir; fakat beklediğin o mühim netice bozulur

Şu hâdisatın sırrı şudur ki: Nasılki bir ekmeğin vücudu, tarla, harman, değirmen, fırına terettüb eder Öyle de: Tertib-i eşyada bir teenni-i hikmet vardır Hırs sebebiyle teenni ile hareket etmediği için, o tertibli eşyadaki manevî basamakları müraat etmez; ya atlar düşer veyahut bir basamağı noksan bırakır; maksada çıkamaz (Mektubat, 272)

GEÇİM DARLIĞI (FAKİRLİK) ÇEKENİN OKUYACAĞI DUALAR
1 “Allâhümme ikfînî bi helâlike an harâmike, ve emnî bi fazlike ammen sivâke” (Hz Ali’den-Tirmizi, Daavât 121)

ANLAMI: “Allâhım, helâlinle beni haramından koru Lûtfunla beni Senden başkasına muhtaç etme”

2 “Bismillâhi alâ nefsî ve mâlî ve dînî Allâhümme raddınî bi kazâike, ve bârik lî fi mâ kuddira lî, hattâ lâ uhibbe ta’cîle mâ ahharte, ve te’hîra mâ accelte”

ANLAMI: “Kendim, malım ve dînim hakkında her işe Allah’ın adıyla başlarım Allah’ım, hükmüne beni razı et Benim için uygun gördüğün şeyleri hakkımda mübarek eyle Tâ ki; benim için öne aldıklarını geri bırakmanı, geriye bıraktıklarını da öne almanı istemeyeyim”

3 “Allâhümme innî eûzü bi vechike’l-kerîm, ve is-mike’1-azîm, mine’l-küfri ve’1-fakri” (Hz Ali’den-Tirmizi, Daavât 121)

ANLAMI: “Allah’ım, küfürden ve fakirlikten Senin keremine ve büyüklüğüne sığınırım”

BORCA BOĞULANIN OKUYACAĞI DUA

Borç yükünden beli bükülmüş bir kişi Hz Ali’ye (ra) gelerek kendisine yardımcı olmasını istemişti Hz Ali (ra) kendisine şöyle demiştir:

Rasûlüllâh’m bana öğrettiği bir duayı sana öğreteyim de, üzerinde Sebîr dağı kadar borç olsa Allah Teâlâ o borcu Ödemen için yardım eder” demiş ve aşağıdaki duâ’ya devam etmesini tavsiye etmiştir:

1 “Allâhümme ikfinî bi helâlike an harâmike, ve emnî bi fazlike ammen sivâke” (Hz Ali’den (ra) Tirmizi, Daavât 121)

ANLAMI: “Allah’ım, helâlinden bana yetecek kadar vererek beni haramından koru Lûtfunla beni Senden başkasına muhtaç etme”

2 Peygamber Efendimiz (sav) bir gün mescide girdi Orada ashabdan Ebû Ümâme’yi gördü Ona;

– Ey Ebû Umâme, namaz vakti olmadığı halde neden burada oturuyorsun?” diye sordu O da:

– Sıkıntı ve borç içindeyim Yâ Rasûlâllah!” dedi Bunun üzerine Efendimiz ona aşağıdaki duayı sabah – akşam tekrarlamasını tavsiye buyurdular:

“Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hemmi, ve’l-huzni, ve eûzü bike mine’I-aczi ve’1-keseli; ve eûzü bike mine’l-cübni ve’I-buhli, ve eûzü bike miıığalebeti’d-deyni ve kahri’r-ricâli”

ANLAMI: “Allah’ım, dünya ve âhirette gam ve kederden Sana sığınırım: Acizlikten ve tembellikten Sana sığınırım Korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım Borç altında ezilmekten ve insanların beni aşağılamasından Sana sığınırım”

Nitekim bu duâ’ya devam eden Ebû Umâme (ra) kısa bir zaman sonra borçlarından kurtulduğunu haber vermektedir

AÇIKLAMA: Burada dikkatimizi çeken bir durum vardır Peygamber Efendimiz (sav) borç’tan önce beş özellikten Allah’a sığınmayı tavsiye etmiştir Bu beş özellik, fakirliğin ve borçlanmanın sebepleridir Önce sebeplerden, yani üzüntü, acizlik, tembellik, korkaklık ve cimrilikten Allah’a sığınmayı tavsiye etmiştir

Sığınmak, bu özellikleri terk etmek demektir Yani bir insan, onları terk ederse bunların sonunda borçtan kurtulmak çok daha kolay hale gelir Yani Peygamber Efendimiz (sav), çalışmadan, sebeplerine yapışmadan oturduğu yerde bir borçtan kurtuluş beklemeyi değil borçluluğun sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışmayı tavsiye etmiştir

RIZIK DARALDIĞINDA OKUNACAK DUA

“Allâhümme raddmî bi kazâike ve bârik lî fi mâ kuddira lî hattâ lâ uhibbe ta’cîle mâ ahharte ve lâ te’hîra accelte.”

ANLAMI: “Allah’ım, beni hükmüne razı kıl ve bana takdir olunanda bereket ihsan eyle ki, ben senin geri bıraktığını öne almanı, Öne aldığını da geri bırakmanı istemeyeyim.” (Bilal Eren, Açıklamalı Dua Hazinesi)

loading...