Dini Bilgiler
İslamda Zamanda Yolculuğun Yaşandığı 7 ilginç Olay
İslamda Zamanda Yolculuğun Yaşandığı 7 Olay
Zamanda yolculuk seyahat etmek gezmek mümkün müdür? Herkes bu soruyu sorarken, hiç kimse islam tarihindeki örneklerini dikkate almıyor. İslam dininde sonradan bulunmuş çoğu şeyin önceden bir hadisesi mutlaka yaşanmıştır. Seyahat Etmek gezmek, gezi müslamanı zinde tutacak birşeydir. Gezmek, Gezinin Ruhunu manevi olarak gençleştirdiğine rahatlattığına dair rivayetler çokçadır. Seyahat etmek, Gezmek ile ilgili tebdil-i mekan da ferahlık vardır sözünü hepiniz duymuşsunuzdur. Yani seyahat ederek mekan değiştirmek insanaı rahatlatan önemli bir şeydir. Peki seyahat etmenin en ilgi çekici olanına gelelim. Zamanda seyahat etmek mümkün müdür? islam tarihinde baktığımızda bunun mümkün olacağına dair 7 delil sayabiliriz.
BİRİNCİ DELİL: Mİ’RAC HADİSESİ
“Bast-ı zaman sırrıyla çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Mi’rac, bu hakikatin vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Mi’rac’ın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü, Mi’rac yoluyla beka âlemine girdi. Beka âleminin birkaç dakikası bu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir.”
Risale-i Nur’dan 3. Lem’a’da geçen bu ifadeye göre zaman yolculuğu konusunda en büyük delil Mi’rac hadisesidir. Zira Peygamberimiz (asm) Mi’rac yolu ile bütün zamanları gezmiş, görmüş cisim ve vücudu ile o mekânları ziyaret etmiş ve sonra da bu dünyaya geri dönmüştür.
İKİNCİ DELİL: PEYGAMBERLERİN GELECEKTEN VERDİĞİ HABERLER
İstanbul’un fethi hakkındaki hadis bu hususu ispat eder.
“İstanbul fethedilecektir. Onu fethedecek olan kumandan ne güzel kumandan ve onun ordusu ne güzel ordudur” deyip, İstanbul’un İslâm eliyle fetholacağını ve Hazret-i Sultan Mehmed Fatih’in yüksek bir mertebe sahibi olduğunu haber vermiş. Haber verdiği gibi zuhur etmiş. (Mektubat, s. 106)
Sanki Peygamberimiz (asm) zaman içinde seyahat ederek fetih zamanını seyrediyor, kesin ve kati olarak, adeta gördüğünü söylüyor. Dikkat ediniz, bu tür gaybî haberlerde kesin ve kati bilgi veriliyor. Bir tahmin, istek, arzu ve zan değil. Bu da meselenin açık ve net olarak görülmüş olduğuna işaret ediyor. Elbette ki bu husus da zaman içinde seyahat edildiğini gösteriyor.
ÜÇÜNCÜ DELİL: ASHAB-I KEHF HADİSESİ
“İçlerinden söze başlayan biri, ’Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ’Bir gün, yahut daha da az’ dediler. (Kehf Sûresi, 18:19)” âyetiyle “Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar, buna dokuz yıl daha kattılar.” (Kehf Sûresi, 18:25) âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi; “Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” (Hac Sûresi, 22:47) âyeti de bast-ı zamanı gösterir. (Lem’alar, s. 24)
Kehf Sûresi’nde geçen Mağara Ashabı zaman sıçramasına, zaman yolculuğuna en büyük delillerden birisidir. Zira onlar mağarada “Bir gün kaldık” düşüncesine sahipler iken, aslında dünya zamanı ile 309 yıl uyumuşlardır. İşte bu da zamanda yolculuk yapılabildiğinin en açık delili olmaktadır. Âyette geçen mağara tabiri de oldukça önemli bir tabirdir. Zira bu gün bilim solucan delikleri diye tanımlanan tüneller vasıtasıyla zaman yolculuğu yapılabileceğini ifade ediyor. Mağara terimi de sembolik anlatımla sanki bir tünel manasını çağrıştırıyor.
DÖRDÜNCÜ DELİL: HIZIR ALEYHİSSELÂM’IN HAYAT TARZI
“Birinci Suâl: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise, niçin bazı mühim ulema hayatını kabul etmiyorlar?
Elcevap: Hayattadır. Fakat merâtib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebepten, bazı ulema hayatında şüphe etmişler.
Birinci tabaka-i hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıtlarla mukayyettir.
İkinci tabaka-i hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâmın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani, bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyet değillerdir. Bazen, istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir. Tevatür derecesinde, ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve ispat eder.” (Mektubat, s.12)
Hz. Hızır (as) aslında zaman yolcusu olarak bilinir. Ona zamanda ileri ve geri gitme kabiliyeti ve hadislerin iç yüzünü anlama ilmi verilmiştir. Ta Musa Aleyhisselâm zamanından bu yana yaşadığı bilinmektedir. Bir çok insan da, çeşitli zaman ve mekânlarda, Hz. Hızır ile sohbet edip konuşmuşlardır.
BEŞİNCİ DELİL: İSA ALEYHİSSELÂM’IN HAYATI
“Üçüncü tabaka-i hayat: Hazret-i İdris ve İsâ Aleyhimesselâmın tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüdle, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letâfet kesb eder. Âdetâ beden-i misalî letâfetinde ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan cism-i dünyevîleriyle semâvatta bulunurlar.” (Mektubat, s.12)
İsa Aleyhisselâm’ın hayat tarzı da zaman genişlemesi veya zaman sıçramasına bir örnektir. Zira dünya cismi ile sema âleminde iki bin sene gibi bir ömür sürmüştür. Bu ömür dünyaya göre farklı bir zaman ve ve mekânda vuku bulmuştur.
ALTINCI DELİL: EVLİYALARIN YAŞADIKLARI HALLER
“İ’lem eyyühe’l-aziz! Denizlerde vukua gelen med ve cezir gibi, evliya arasında da bast-ı zaman, tayy-ı mekân meselesi şöhret bulmuştur. Ezcümle: Kitab-ı Yuvakit’in rivayetine göre, İmam-ı Şa’rani bir günde iki buçuk defa kocaman Fütuhat-ı Mekkiye namındaki büyük mecmuayı mütalâa etmiştir. Bu gibi vukuat istiğrabla inkâr edilmesin. Zira bu gibi garip meseleleri tasdike yaklaştıran misaller pek çoktur. Meselâ, rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’ân okumuş olsaydın, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu halet evliya için halet-i yakazada inkişaf eder. Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zamanla mukayyed değildir. Ruhu cismaniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sür’at-i ruh mizanıyla cereyan eder.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 166)
Mezkûr ifadeye göre evliyalar bast-ı zaman ve tayy-ı mekân hakikatlerini çok sıklıkla yaşamaktadırlar. Normal şartlarda saatler alabilecek bir hadiseyi bir kaç dakika içinde yapabildikleri görülmüştür. Bu konuda sayısız misâller vardır. Hatta bu duruma bazen normal insanlar arasında bile rastlanmaktadır. İşte ruhu cismine hakim olan ve cisim içinde titreşen zerrelerin ve atomların düşünce ve irade gücüne bağlı olduğu bazı yüksek ruhlu insanlar, mekân bağından kurtulup zamanı kendi şartlarına göre yaşayabilmektedirler.
YEDİNCİ DELİL: HER İNSANIN RÜYADA YAŞADIKLARI
“Şu bast-ı zaman, herkesçe musaddak bir nevi, rüyada görünüyor. Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvâli, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için, yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır.” (Lemalar, s. 24)
Zaman genişlemesi, zamanda sıçrama, zamanda ileri veya geri gitme, bast-ı zaman ve tayy-ı mekân gibi hadiseleri bir ölçüde bütün insanlar rüya yolu ile yaşamaktadırlar. Bazen insan rüyasında ilerideki bir zamanda başına gelebilecek bir hadiseyi çok açık ve net olarak görür. Bazen de sembolik olarak, yanı bazı işaretler nevinden idrak eder. İşte bir çok insanın rüya yolu ile gördüğü hakikatleri ruh ve düşünce gücü ile cismini, bedenini eğitebilen insanlar normal halde, yani uyanıklık halinde görürler. Bu konuda tarih kitaplarında yüzlerce örnek vardır.
Bütün bu ifade etmeye çalıştıklarımız gösteriyor ki, zaman üzerinde çeşitli tasarruflarda bulunmak İslâm ve insanlık âleminde geçerli olan mühim bir hakikattir. Hint fakirlerinin yaşadıkları, Tibet rahiplerinin faaliyetleri, tarikatlarda yaşanan bir çok hal de iddiamızı doğrular mahiyettedir. Zaten zaman yolculuğu konusunda daha bir çok delil mevcuttur. Biz burada mühim olan bir kaç adedine dikkat çektik.
Yurtdışı Seyahatlerinizde Namaz Kaçırmamak için 5 Pratik Öneri
Kaynak: Halil Akgün
0 comments