Genel
Aman dikkat! Stresli ortamlar ona sebep oluyor!
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi, Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Demirkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde en çok duyulan yakınmalardan birinin unutkanlık olduğunu belirtti.
Son yıllarda alzaymır tipi demansın daha bilinir hale gelmesi ve bu hastalığın semptomlardan birinin unutkanlık olması nedeniyle birçok kişinin “Acaba bu hastalığa mı yakalandım?” kaygısı yaşadığını aktaran Demirkaya, geçmiş yıllarda ileri yaşlarda duymaya alışık olunan “unutuyorum” yakınmasının günümüzde çok genç yaşlarda dile getirilir hale geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Demirkaya, bunların bir kısmının da alzaymır olma düşüncesiyle doktora başvurduğunu ifade ederek, “Çok yoğun ve stresli ortamda çalışma gibi psikolojik faktörler unutkanlığa sebep olabiliyor. Ayrıca hipotiroidi dediğimiz tiroit hormonlarının eksikliği, B12 ve folat gibi vitamin eksiklikleri, bazı kalp, karaciğer, böbrek ve kan hastalıkları gibi sistemik hastalıklar alzaymırı taklit edebilir. Demans düşünülen hastaların yaklaşık yüzde 10’unda tedavi edilebilir potansiyel olarak geri dönüşlü psikiyatrik ve metabolik bozukluklar bulunmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Günlük aktiviteleri sürdürebilme kabiliyetinde giderek artan bir gerilemenin alzaymırın en önemli özelliği olduğunu dile getiren Demirkaya, şöyle devam etti:
“Hastalıkta en belirgin ve en erken görülen belirti bellek kaybıdır. Bellek kaybı başlangıçta, genellikle son olaylarla ilgilidir. Hastalar çocukluk dönemlerine ait olayları en ince ayrıntısına kadar hatırlarken, kısa süre önce olan olayları hatırlayamaz ve sorduğu soruları tekrar tekrar sormaya başlar. Yeni tanıştığı kişilerin adlarını, eşyalarını nereye koyduğunu hatırlayamaz olur. Yakınları unutkanlığından şikayet ederken hasta nispeten umursamaz görünür. Kişinin günlük yaptığı işleri hatırlamak için listeler yapmaya başlaması hastalığın habercisidir. Hastalık ilerledikçe zaman ve mekansal algılamada, konuşurken kelime bulmada zorluk, kompleks konuşmaları izlerken zorlanma, konuşmada anlam bozukluğu, birbirinin devamı olmayan sözler sarf etme, bir düşünceyi uygun harekete dönüştürmede zorluk, planlama ve muhakemede bozukluk, evde önceden rahatlıkla yapabildiği kompleks işleri yapmaktan kaçınma, araç kullanmada zorlanma, öz bakımının azalması, çok iyi bildiği yerlerde kaybolma, gittiği yerlerden dönmede zorluk gibi bulgular hastalığın seyri sırasında ortaya çıkabiliyor. Günümüzde her ne kadar hastalığı tam tedavi eden veya durduran bir ilaç olmasa da hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilen ilaçlar bulunduğundan bu bulgular önemsenmelidir.”
Alzheımer Nedir?
Alzheimer hastalığı kişiyi adım adım yakın çevresinden, sonra kendinden uzaklaştıran, bir süre sonra da mevcut yaşamla ilgili anıların teker teker silikleştiği, en sonunda insanın kendini dahi tanımakta güçlük çektiği nörolojik bir hastalık türüdür. Alzheimer çoğunlukla psikiyatrik hastalıklarla karıştırılabilmektedir.
Alzheimer hastalığı unutkanlıkla başlayan bir hastalık olarak kendini gösterir. Ancak her unutkanlık Alzheimer hastalığı anlamına gelmez. Unutkanlık ile beraber beceri kaybı görülüyor ve kişilik özellikleri değişim gösteriyorsa daha dikkatli olmak gerekiyor. Alzheimer hastalığı aynen demansta olduğu gibi günlük aktivitelerin bozulmasından, ilerleyen dönemde hastanın kendini ifade edememesi, çevreyle ilişkilerinin bozulması, hesap muhakeme yeteneğinin, algılamanın bozulmasıyla ilerleyen hatta daha ileri dönemlerde hastanın kişilik değişiklikleri bir takım psikolojik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olan bir hastalıktır. Bunun ilerleyen dönemlerinde hasta artık kendisine dahi bakamayacak duruma gelir. Yatağa bağımlı hale gelebilir ve günlük ihtiyaçlarını karşılayamayarak tamamen bağımlı bir hasta pozisyonuna dönebilir
Alzheimer Önlenebilir mi?
Hemen belirtmek gerekir ki alzheimer hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Ancak tedavi konusundaki çalışma ve gelişmelerde durum karamsar değildir. 1990′ların sonundan itibaren hastalığın tedavisinde kullanılan 4 önemli ilaç piyasaya çıkmıştır. Bu ilaçlar erken dönemde kullanıma başlanırsa etkili olmaktadır. İlaçların esas etkisi bellek fonksiyonlarının kuvvetlendirilmesidir. Bugün ülkemizde yaklaşık 500 bin civarında Alzheimer hastası belirtilen ilaçları kullanarak tedavilerini sürdürmektedirler. Son yıllarda yaşam tarzının, metabolizmanın, zihinsel ve fiziksel egzersizlerin düzenli ve sürekli uygulandığında hastalığın başlangıç yaşının yıllarca geciktirilebildiği gösterilmiştir. Erken sakin bir yaşama geçmek ve buna eklenen hipertansiyon, aşikar veya gizli kan şekeri oynamaları zihinsel egzersizlerden uzak kalmak ise başlangıç yaşını 50 hatta 40’lı yaşlara kadar indirebilir.
Davranış Problemleri Düzeliyor
Alzheimer hastalarında görülen davranış problemlerinin tedaviden olumlu yarar görmesidir. Yani yarar sadece hafıza alanında beklenmemelidir. Saldırgan tutumları olan toplum içi kontrolsüz davranışları olan bir hastanın daha uyumlu hale gelmesi bellek düzelmesi kadar önemlidir. Tedavi ile bunun sağlanması aile için çok önemli bir kazanımdır. Alzheimer hastalarında sosyal yaşamı hareketlendirmek, çeşitli hobiler edinilmesini sağlayacak programlar oldukça yarar sağlayacaktır. Kısacası beyni aktif tutmak belki hastalık sürecini durdurmayacaktır. Beyin etkinlikleri ağır evreleri geciktiriyor ve hastanın sosyal yükünü hafifletiyor ve uyumu artırıyor.
0 comments