Dini Bilgiler
İmsak’dan Sonra Sabah Namazı Kılınabilir mi?
Takvimlerde yazan imsak vakti, oruç tutmak isteyenler için yeme içmenin kesilip oruca başlama zamanını gösterdiği gibi, sabah namazının da girme vaktini bildirir. Bu vakit girdikten sonra sabah namazı da kılınabilir.
Buna göre Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin doğması ile biter. Ancak hanefilere göre hafif ışıyıncaya kadar bırakmak, şafilere göre ise erken karanlık iken kılmak faziletlidir. Tam namaz kılarken ve namaz bitmeden güneş doğarsa hanefilere göre namaz bozulur. Kerahet vakti çıktıktan sonra yeniden kılmak gerekir. Özellikle Ramazan ayı bu konu çok araştırılmaktadır.
İMSAK
Tutmak, yakalamak, “an” edatı ile; terketmek, cimri olmak. Yemeği, içmeği ve cinsel ilişkide bulunmayı terketmek, oruç tutmak. Zıddı iftar olup, bu terim; hiç oruç tutmamak, güneşin batmasını müteakip orucu açmak veya oruç sırasında, orucu bozacak bir beyin yapılması anlamlarına gelir. İslam fıkhında oruç böyle tarif edilir: “ikinci fecirden itibaren güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden uzak olmak”
Bu duruma göre, oruç ibadeti imsakla başlar, iftarla sona erer.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yeyin, için. Sonra orucunuzu geceye kadar sürdürün ” (el-Bakara, 2/187). Beyaz ve siyah ipliğin görünmesinden maksat, gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığının birbirinden ayrılmasıdır.
Rivayete göre bu ayet ilk indiğinde “mine’l-fecr (fecirde, fecirden)” ilavesi yoktu. Oruç tutacak olanlar bir ayağına siyah, diğerine beyaz iplik bağlar. Sahurda, bunları açıkça görünceye kadar yemeğe ve içmeye devam ederdi. Cenab-ı Hak, iplik örneğinden “gece ile gündüz”ün kastedildiğini bildirmek üzere, tan yerinin ağarması anlamında, “mine’l fecr” ilavesini indirdi (Buhari, savm, 16, Tefsiru Sure 2/28; Müslim, Sıyam, 35; İbn Kesir, Muhtasaru Tefsiri İbn Kesir, Tahkik ve ihtisar, Muhammed Ali es-Sabuni, Beyrut 1402/1981, I, 165).
Hz. Peygamber de iplik örneğinden gece ile gündüzün kastedildiğini açıklamıştır. Adiy b. Hatim (ö. 60/680’den sonra) (r.a.)’dan şöyle dediği nakledilmiştir: “Yukarıdaki ayet inince, bir siyah, diğeri beyaz iki tane ip alıp, bunları yastığımın altına koydum. Sahurda bunlara bakıyor, birbirinden ayırdedilecek kadar tan yeri ağarınca yemeği içmeyi bırakıyordum. Sabah olunca, Resulullah (s.a.s)’a gidip yaptığım şeyi ona haber verdim. O, şöyle buyurdu: “Senin yastığın ne kadar da büyükmüş! Ayette kastedilen, gündüzün beyazlığı ve gecenin siyahlığıdır. Bunları bir yastığın altına nasıl sığdırırsın’!” (Buhari, Savm, 16).
Oruca başlama vakti olan imsak, aynı zamanda sabah namazının kılınma vaktinin başlangıcını teşkil eder. Yani oruca başlarken sabah namazının vakti de girmiş bulunur. İmsak vaktini bildiren delil, şu hadislerdir: Abdullah b. ömer (ö.74/693) şöyle demiştir: “Resulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Bilal ezanına gece okuyor. Abdullah ibn ümmi Mektum ezan okuyuncaya kadar yiviniz, içiniz.” Hadisi nakleden kişi der ki: İbn ümmi Mektum gözleri görmeyen bir kimse idi. Kendisine; “sabah oluyor” denmedikçe ezan okumazdı” (Buhari, Ezan, II, 13, Şehadet, II, Savm, 17; Müslim, Sıyam, 36-39; Tirmizi, Salat, 35; Nesai, Ezan, 9, 10, Sıyam, 30; Ahmed b. Hanbel, II. 9, 57, 123, VI, 44, 54, 185, 186, 433).
Hz. Bilal’in ezanı, sahur yemeği yiyenleri uyarmak, İbn Mektum’un ezanı ise imsakı ve sabah namazının vaktini bildirmek üzere okunan ezanlardır. Bunlardan ilki fecr-i kazibte (yalancı fecir), diğeri fecr-i sadıkta (gerçek fecir) okunmuştur. Hanefi mezhebinin ağırlıklı görüşüne göre, diğer namazlarda vakit girmeden ezan okumak caiz olmadığı gibi, fecirde sabah namazı vakti girmeden de ezan okumak caiz değildir. Hz. Bilal’in vaktinden önce ezan okuması, namaza davet için değil, uykuda olan uyansın, oruç tutacak olan sahurunu hemen yesin, gece namazında olan kısa kesip vitre başlasın içindir (ez-Zebidi, Tecridi Sarih, terc. Ahmed Naim, Ankara 1983, II, 581). Abdullah b. Mes’ud (r.a)’ten nakledilen şu hadis imsakın başlangıcını daha belirli hale getirir.
Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilal’in ezanı hiçbirinizi sahur yemeğinden alıkoymasın. çünkü O, henüz gece iken ezan okur. Amacı da, gece namazı kılmakta olana sabahın yaklaştığını bildirmek, uykuda olanınızı uyandırmaktır.” İmsak vakti olan fecir başka bir olay olup şöyledir: “Hz. Peygamber burada, parmaklarını yukarıya kaldırıp; aşağıya doğru dikmiştir. Sonra da şehadet ve orta parmaklarını üst üste bindirip sağa sola uzatmak suretiyle işaret yapmıştır” (Buhari, Ezan, 13, Ahad, 1, Talak, 24; Nesai, Ezan, 11; İbn Mace, Sıyam, 23; Ahmed b. Hanbel, l, 386, 392, 435).
Hz. Peygamber’in parmaklarıyla yaptığı ilk işaret fecr-i kazib’i tarif içindir. çünkü, sabaha karşı doğu ufkunda beliren aydınlık yukarıya doğru gittikçe incelerek yükselir. Bir süre sonra bu aydınlık kaybolduğu için buna fecr-i kazib (yalancı tecir) denilmiştir. Buna fecr-i evvel denildiği gibi, şekline de “mustatil aydınlık’ denir. İkinci işaret ise; bütün doğu ufkuna yayılan fecr-i sadık’ı belirler. Buna, fecr-i sani (ikinci fecir) denildiği gibi, şekline de “musta’rız aydınlık” adı verilir (bk. ez-Zebidi, a.g.e, II, 586).
Kur’an-ı Kerim’de seher vaktinde, istiğfar edenler övüldüğü gibi (Alu imran, 3/17), Hz. Peygamber tarafından sahura kalkılması teşvik edilmiştir. Hadislerde şöyle buyurulur: “Sahur yapınız. Şüphesiz sahurda bereket vardır”(Nesai, Sıyam, 18, 19; İbn Mace, Sıyam, 22; Darimi, Savm, 9; Ahmed b. Hanbel, II, 377, 477, III, 32, 99, 2 1 5, 229, 243, 258, 28 1). “Oruc tutnak isteyen kimse, bir şeyle sahur yapsın”(Ahmed b. Hanbel, III, 367).
Diğer yandan sahurun geciktirilmesi, iftarın ise acele yapılması istenmiştir (Nesai, Sıyam, 23, Ahmed b. Hanbel, V, 147).
Oruç tutacak kimsenin sahura kalkması müstehap olup, oruca niyet yerine geçer. Ancak niyetin dil ile yapılması mendup sayılmıştır. Oruca, gecenin başlangıcından, ertesi günün kaba kuşluk vaktine kadar niyetlenmek mümkün ise de, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir halin vukuu durumunda, artık niyet geçerli olmaz.
0 comments