Dini Bilgiler
Kıyamet günü insanı fakir bırakan o şey!
Annesinden Hz. Süleyman’a (a.s) verilen kıymetli bir nasihat kıyamet günü insanı fakir bırakan şey…
Süleymân -aleyhisselâm-’ın annesinin bir nasihatini, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle haber vermişlerdir:
“−Yavrum! Geceleri çok uyuma! Zîrâ geceleri çok uyumak, kıyâmet günü insanı fakir bırakır.” (İbn-i Mâce, İkâmetü’s-Salâh, 174/1332)
Bu bakımdan, âhiretin fakirleri durumuna düşmemek için, dünyânın rahatına ve saltanatına aldanmadan, Hakk’a kulluk yolunda gayret göstermek îcâb eder.
Hz. Süleyman (a.s.) kimdir? Hz. Süleyman’ın (a.s.) hayatı…
Süleymân (a.s.) Gazze’de doğdu. Babası Dâvûd (a.s.) vefât ettiğinde 12-13 yaşlarında idi. Babası gibi önce hükümdar, sonra peygamber oldu. Beyt-i Makdis’i (Mescid-i Aksâ’yı) yedi yılda inşâ etti. Yemen’deki Sebe’ Melîkesi Belkıs ile evlendi. Kudüs’te vefât etti.
HZ. SÜLEYMAN’IN (A.S.) ÇOCUKLUĞU
Süleymân (a.s.) çocukluğundan itibâren yüksek bir anlayışa sâhip, çok zeki biriydi. O’nun bu husûsiyetiyle ilgili olarak Resûlullâh şöyle bir hâdise anlatır:
“…Vaktiyle iki kadın ve beraberlerinde iki oğlan vardı. Yolda giderlerken bir kurt gelip kadınlardan büyük olanın çocuğunu alıp götürdü. Bunun üzerine bu kadın, arkadaşı (olan küçük) kadına:
«–Kurt, senin çocuğunu götürdü.» dedi.
Öbür kadın:
«–Hayır, senin çocuğunu götürdü!» dedi.
Nihâyet bu iki kadın, aralarında hükmetmesi için Dâvûd’a (a.s.) mürâcaat ettiler. Dâvûd (a.s.) çocuğun büyük kadına âit olduğuna hükmetti. Onlar muhâkemeden çıkıp, Dâvûd’un (a.s.) oğlu Süleymân’a (a.s.) gittiler. Dâvûd’un (a.s.) hükmünü söylediler. Süleymân (a.s.) da:
«–Bana bir bıçak getirin! Çocuğu (bu) iki kadın arasında paylaştırayım!» dedi.
Bunun üzerine küçük kadın:
«–Aman öyle yapma! Allâh sana rahmet eylesin! Çocuk bu kadınındır!» dedi.
Bunun üzerine Süleymân (a.s.) çocuğun küçük kadına âit olduğuna hükmetti.” (Buhârî, Enbiyâ, 40)
Çünkü analık şefkati, evlâdının ölmesine râzı gelemezdi.
HZ. SÜLEYMAN’IN (A.S.) FİRASETİ
Süleymân’ın (a.s.) firâsetiyle alâkalı bir başka rivâyet de şöyledir:
Bir gece, bir koyun sürüsü bir tarlayı harâb etmişti. Tarla sâhipleri, Dâvûd’a (a.s.) gelip şikâyetçi oldular. Telef olan tarla, kıymet bakımından koyun sürüsüne müsâvî idi. Bunun üzerine Dâvûd -aleyhisselâm-, koyunların tarla sâhibine verilmesine hükmetti. Süleymân -aleyhisselâm-, o sırada küçük yaşta olmasına rağmen:
“–Babacığım, bir yol daha var! Koyunları tarla sâhibine borç olarak verelim; sütünden ve yününden istifâde etsin. Bu arada tarlayı düzenlesin. Tarla eski hâline gelinceye kadar koyunlar kendisinde kalsın. İşleri yoluna girince de, sürüyü sâhibine teslîm etsin!” dedi.
Dâvûd -aleyhisselâm- bu teklifi çok beğendi ve öyle hükmetti. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
وَدَاوُدَ وَسُلَيْمنَ إِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَكُنَّا لِحُكْمِهِمْ شَاهِدِينَ
“Dâvûd ve Süleymân’ı da (yâd et)! Bir zaman, bir ekin husûsunda hüküm veriyorlardı; hani o kavmin koyunları, geceleyin başıboş bir vazîyette bu ekinin içine dağılıp ziyân vermişti. Biz, onların hükmünü görüp bilmekte idik.” (el-Enbiyâ, 78)
فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمنَ وَكُلاَّ آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا
“Böylece bu (fetvâyı) Süleymân’a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm ve ilim (hükümdarlık, peygamberlik) verdik…” (el-Enbiyâ, 79)
Dâvûd -aleyhisselâm-, son derece firâset sâhibi olması ve Hakk’a gönülden bağlılığı sebebiyle Hazret-i Süleymân’ı on dokuz oğlu arasından kendi yerine halîfe olarak seçti. Fakat İsrâîloğulları, bu tâyine karşı çıktılar:
“−Süleymân çocuk sayılır; aramızda O’ndan daha üstün ve büyük kimseler var!” dediler.
Bunun üzerine Dâvûd (a.s.) ind-i ilâhîden gelen emir mûcibince âlimlerin huzûrunda bir imtihân gerçekleştirdi. Oğlu Süleymân’a:
“–Doğruluğu diğer cüz’lerin doğruluğuna, bozukluğu da diğer cüz’lerin bozukluğuna sebep olan nedir?” diye sordu.
Süleymân (a.s.):
“–Kalbdir!” dedi.
Bu cevâbı çok beğendiler.
Daha sonra Dâvûd (a.s.) herkesin asâsının üzerine ismini yazıp bir odaya kilitledi. Yalnız Süleymân’ın (a.s.) asâsının yeşerip yaprak verdiğini gördüler. Allâh’ın bu lutfuna Dâvûd (a.s.) hamd etti. İsrâîloğulları da Hazret-i Süleymân’ı halîfe olarak kabûl ettiler. Çok sevindiler.
0 comments