loading...

Dini Hikayeler

İran’lı Zalim Hükümdarın Kıssası

By  | 

Zulmetmedikçe zulüm görmessin

loading...

İran’da bir zamanlar zalim bir hükümdar yaşı­yormuş.
Saltanatını halka zulüm ve baskı ile yürü­tüyormuş.

loading...

Bir gün, şehirde gezerken bir evin bahçesinde gördüğü bir kadına göz koymuş, adamlarına onu sa­rayına getirmelerini emretmiş. Adamları zalim hü­kümdara:

– Efendimiz, o göz koyduğunuz kadın, şehirde bir marangozun karısıdır. Kendisi ve kocası çok din­dar, çevrede oldukça sayılıp sevilen kimselerdir.

Düşmanlarınız sizin bu arzunuzu duyup, aleyhinize işi büyütebilirler. Siz marangoza bu gece sabaha ka­dar yapamayacağı bir iş teklif ediniz. Sonra da emri­nizi yerine getirmedi bahanesiyle, kendisini idam ediniz. O zaman göz koyduğunuz karısı dul kalır, kendiliğinden size gelir, aleyhinizde herhangi bir de­dikoduya da sebebiyet verilmemiş olur.

Zalim hükümdar, akılcılarının verdikleri bu aklı pek beğenerek, marangozu çağırtmış, şöyle konuşmuş: – Bu gece sabaha kadar, öd ağacından olmak şartıyla, on tane süslü sandık yapacak; şafak vakti göndereceğim adamlarıma teslim edeceksin haberin olsun!.. İyi kalpli Marangoz buna imkânı olmadığını, ver­diği mühleti birkaç hafta uzatmasını istemişse de, zalim Hükümdarı kararından döndürememiş.

– Şafak vakti göndereceğim adamlarıma, ya on sandığı teslim edersin, yahut da buna mukabil ken­di kelleni verirsin.

Marangoz heyecan ve telâş içinde evine gelmiş, gözyaşı döküp ağlamaya başlamış. Ailesinin ısrarı üzerine de, zalim hükümdarın teklifini anlatmış. Ha­nımından gözyaşları içinde helâllik dilemeye başla­mış. Kadın kocasına:

– Dur bakalım, acele etme, demiş ve ilave etmiş: – Sen hiç kimseye zulmettin mi? – Hayır, ben hiç kimseye ne zulmettim, ne de birinin namus ve ırzına yan baktım, işimde ve evimde, kendi halimde yaşayıp duruyordum işte! Bu sözler üzerine kadın:

– Öyleyse, boşuna telâş etme! Zulmetmediysen zulüm görmezsin, demiş. Fakat adamda ümit iyice kaybolduğu için, “Şu­nun şurasında ne kaldı ki, neredeyse Hükümdarın adamları gelecek diye hayıflanıyormuş. Kadın ise:

– Hiç telâş etme! Zulmetmediysen zulme uğra­mazsın. Bakalım Mevlâ neyler? diyerek serinkanlılı­ğını muhafaza etmekteymiş. Sabaha doğru kapı güm güm vurulmuş.

Maran­goz, heyecandan elleri, ayaklan titreyerek: – Eyvah, işte geldiler; halbuki sandıkların bir ta­nesi bile meydanda yok!…
Demiş, korkudan ecel ter­leri dökmeye başlamış. Kapının açılması üzerine hız­la içeri giren hükümdarın adamları: – Çabuk marangozhaneye, demişler. Adam hanımına: – Görüşmek artık mahşere kaldı, haydi

Allah’a ısmarladık!… Deyip vedalaşmış. Hükümdarın adam­ları bu sözlere kızmışlar: – Neden görüşmeniz mahşere kalsın?

Yapacağın, sadece bir tabuttan ibarettir, demişler. Marangoz anlamayınca da şu izah vermişler: – Bu gece yansı, hükümdar anî bir kalp krizi ne­ticesinde öldü.

Onun cenazesi için bir tabut yapma­nı, yeni hükümdar emretti. Yapacağın bundan iba­rettir!..

Hz. Hızır’a Bile Muhteşem Ders Veren Hoca

OKUDUĞUNUZ KISSA’LAR İÇİN LÜTFEN PAYLAŞIM YAPMAYI UNUTMAYIN….

loading...